Ali Koçak
Kocak64@yahoo.com
Günlerdir Türkiye`nin kuzey Irak politikasıyla ilgili çeşitli senaryolar üretiliyor, kimileri askeri harekat yapılsın diyor, kimileri ise tamamen karşı çıkıyor!!!!!
Herşeyden önce askeri müdehaleden ne kast edildiğini anlamakta yarar olduğunu düşünüyorum..
Sayın Büyükanıt müdahale yapılmalı derken neyi kast etti acaba?
On - onbeş kilometre kadar sınır ötesi harekatı mı, yoksa gerçekten Kerkük`e kadar ilerleyip Misaki Milli sınırlarımızı geri almayı mı kast etti?
Senaryoların ikisi de birbirinden tamamen farklı, dolayısıyla sonuçları da hem askeri açıdan hem de siyasi ve stratejik açıdan farklı olacaktır.
Görünen o ki, gerek ABD gerekse Avrupa Birliği Türkiye`nin kuzey Irak`a müdahale etme konusundan rahatsız.
Bu konuyu Türkiye`nin dostu olarak bilinen eski Başkan Bill Clinton da açıkça dile getirdi.
Türkiye`nin müdahale etmesi durumunda, anlaşılan ABD Türkiye`ye karşı askeri bir harekata kalkışmasa bile siyasi ve ekonomik açıdan zorluklar çıkaracaktır.
Peki on - onbeş kilometre kadar Kuzey Irak`a sınır ötesi askeri müdahale Türkiye`ye neler kazandırır?
Hiç birşey kazandıramayacağı gibi bazı şeyleri de kaybettirecektir!!!!
Sadece PKK’ya karşı bir harekat yapılmış olacaktır ve millet olarak bir şeyler yapıldı diye kendi kendimizi avutmuş olacağız.
Peki Barzani`nin sesi kesilir mi?
Hayır, üstelik Barzani bu durumdan güçlü çıkar ve daha çok konuşur.
En büyük zararı ise silahsız olan Türkmenler görecektir!!!!
Türkiye ise bu durumdan hiç bir şekilde kazançlı çıkamaz; sadece halkın öfkesi bir nebze yatışmş olur.
Ve bu durum, açıktan olmazsa bile, Türkiye`deki halk tepkisini azaltmak için ABD`nin bile işine gelebilir!!!!
İkinci senaryo ise Türk Ordusu`nun Kerkük`e kadar ilerlemesi olacaktır. Bu da Türkiye`nin uluslararası dengeleri açısından çok ciddi bir karardır; fakat tehlike kapıya dayanmadan bazen riskler de göze alınmalıdır!!!
Tabii ki, böyle bir kararın alınması güçlü bir siyasi irade ve koltuğuna düşkün olmayan bir yönetim ister..
Peki Türkiye`de var mıdır böyle bir siyasi irade?
Göstergeler böyle bir durum yansıtmıyor!!
Diyelim ki böyle bir irade oluştu ve bu tür askeri harekata karar verildi, neler olabilir?
Türk Ordusu Kerkük`ü ele geçirdiği anda dengeler değişir ve orada gücünü elde tutabilmesi için gereken desteği halktan da alır....
Ve Türkiye artık güçlü bir şekilde bütün taraflarla masaya oturur. ….
Kerkük ve bölgenin kaderini, bölge halkının adil bir şekilde paylaşılmasında söz sahibi olur.
Bu durumda Türkiye`nin gerek ABD gerekse, AB ile ilişkileri zedelenecektir;
Ancak unutmayalım ki dış politikalar menfaatler üzerine kuruludur ve menfaatler gerektirirse ilişkiler tekrar toparlanır.
Netekim Türkiye`nin o bölgelerde gözü olmadığı bilinmektedir; böyle bir harekat sadece gelecek olan tehditleri engellemek ve bölgedeki soydaşlarına sahip çıkmak amacını güdecektir.
Askeri harekat için siyasi irade oluşamazsa ve bu seneryolar gerçekleştirilemezse o zaman ne yapılmalı?
Eli kolu bağlı oturup, Barzani`nin tehditlerine karşı susarak, her şeyi Allah`a mı bırakmalı?
Tabii ki hayır… siyasi boyutta aktif olmak gerekir…..
Sadece meydanlarda konuşmalar yaparak veya notalar vererek değil, bilfiil stratejiler üretip bölgede savaşa girmeden harekete geçilmelidir.
Bu durumda ABD ile bazı konularda ortak hareket edilmeli..
Kuzey Irak`a ticari ve siyasi yaptırımlar uygulayarak, orada aktif bir şekilde söz sahibi olunmalı.
Gerekirse, Habur kapısı kapatılmalı ve Suriye ile anlaşarak, Kamişli üçgenini (Türkiye – Suriye – Irak üçgeni) serbest ticari bölge ilan etmeli ve Telafer`a bir kapı açmalı.
Kuzey Irak bölgesinin Kürtler ile Türkmenlerin eşit şekilde yönetime katılmalarını sağlamada Türkiye rol oynamalı.
Bölgenin himayesine Türkiye de katkıda bulunmalı…...
Sadece yetkililerin nutuk atmaları ile Türkiye’nin Irak`ta bir şeyler yapabileceği imkansız gözüküyor.....
Türkmen politikası sadece Kerkük üzerine odaklanmış olmamalı….
Çünkü bu durumda Telafer ve diğer bölgelerdeki yaşayan Türkleri Türkiye kendinden uzaklaştırmış olacaktır ve nitekim uzaklaştırma yoluna da gidiyor…!!!!!!!!!
Türkiye, Türkmenleri harcamak yerine daha da aktif ve milli menfaatler doğrultusunda kullanmalı ve yaklaşılmalıdır.
Türkmen cephesinin önemli ve kurulmasının yararlı olduğunu düşünüyorum; ancak amaca tam hizmet ettiğine de inanmıyorum.
Türkmen cephesinin kültürel ve siyasi boyutlarının yanısıra Türkmenlerden oluşan çok özel eğitilmiş askeri ve istihbarat kadrosunun da bulunması gerekiyor.
Böylece Türkmenler bir saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunmak olanağını bulacaklardır.
Ama bunun tersine Türkiye geçmişte peşmergeleri eğitti!!!
Türkiye`deki yetkililer hiçbir zaman bu konulara sıcak bakmadılar ve her seferinde ne lüzum var diyerek, Türkmenlere bir saldırı olursa Türk Ordusu var dediler.
Ama ne yazık ki gerçekler haklı olmadıklarını gösteriyor!!!!!
Durum ne olursa olsun hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz…
"öfkeyle kalkan zararla oturur!" deniyor.
Doğrudur, ancak zarar görmemek için koltuğa çakılıp kalınırsa da, atı alan Diyarbakır'ı geçer!!!!!!!
http://turkishgazete.com/yazarlar/detail.asp?iData=308&iCat=683&iChannel=1&nChannel=News
Inscription à :
Publier les commentaires (Atom)
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire