vendredi 31 mai 2013
IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ KURULTAYI 5. TOPLANTISI
IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ KURULTAYI
5. TOPLANTISI
Türkmen Basın Konseyi Kurultayı “Zamanında Doğru Haber Doğru Yorum” sloganıyla
18 – 19 Mayıs 2013 tarihinde beşinci kurultayını İstanbul’da düzenledi.
Kurultaya Irak’ın Kerkük, Bağdat, Erbil, Musul, Telafer ve Tuzhurmatu bölgelerinden
katılanların yanı sıra, ABD, Kanada, Almanya, İsveç, Fransa, İngiltere, Mısır ve Belçika’dan
yüzün üstünde medya mensubunu ve kalabalık bir davetli kesimi katıldı.
İki gün boyunca düzenlenen oturumlarda, Medyanın Siyasete Etkisi, Sosyal Medyanın
Toplumdaki Etkisi, Haberde Aranan İlkeler ve Özellikler, Özgür İfade, Sanal Medya ve
Türkmen Medyası, Medyada Gençlerin Sorumluluğu, İnternet Yazarlığı, Görsel Medya ve
Seyirci gibi konular ele alınıp detaylı şekilde tartışıldı.
Toplantının açılışında Türkiye Cumhurbaşkanının kurultaya yönelttiği tebrik mesajı okundu.
Sayın Cumhurbaşkanı mesajında Türkmenlerin Irak’ın üçüncü asli unsuru ve Irak’ın ayrılmaz
bir parçası olduklarını vurgulayarak bu kurultayın Türkmen basını önünde yeni ufuklar
açması dileğinde bulundu. Mesaj Sayın Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat
Hürmüzlü tarafından okundu.
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da kurultaya gönderdiği tebrik mesajında Türkmen
basınının hedeflerinin gerçekleşmesi temennisinde bulundu.Kurultaya Arap ve yabancı basın mensuplarından, başta Irak Gazeteciler Cemiyeti başkanı
Muayyed El- Lami olmak üzere, Azerbaycanlı edebiyatçı ve yazar Prof. Dr. Gazanfer
Paşayev, Eyad El- Zamili, Sermed El- Taii, Gazvan Casim, Dr. Nebil Casim, Abdulcabbar
Vahit Abd, Merry Fitzgerald ve Dr. Barbara Aziz katıldı.
Türkmen Basın Konseyi başkanı Kemal Beyatlı kurultayda yapmış olduğu konuşmada Irak
yetkili mercilerini Türkmen basınına ve bu sektörde çalışanlara destek vermeye davet etti.
Kurultayın hazırlık komitesi üyesi Şükran Kayacı da konuşmasında kurultayın hedefinin
Türkmen medyası mensupları arasında yardımlaşmanın temellerinin atılması, medyanın rolü
hakkında fikir teatisinde bulunulması olduğunu dile getirerek, Türkmen basın konseyinin bir
yargı ya da yürütme organı olmadığını ve ana hedefinin Türkmen basınını ilgilendiren
konularda fikir beyan etmek olduğunu vurguladı.
KURULTAYIN SONUÇ BİLDİRİSİ
Kurultay toplantılarının sonunda katılanlar tarafından seçilen sonuç bildirgesi taslağını
hazırlama komisyonunun önerisi okunarak oylamaya konuldu ve sonuç bildirgesi oybirliğiyle
kabul edildi.
SONUÇ BİLDİRİSİ:
Türkmen Basın Konseyi Derneği tarafından düzenlenen 5. Irak Türkmen Basın Konseyi
Kurultayı, 18-19 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul’da toplanmıştır. “Zamanında Doğru
Haber Doğru Yorum” başlığı altında toplanan Kurultaya Irak’ın Bağdat, Kerkük, Erbil,
Musul, Telafer, Tuzhurmatu ve Altunköprü gibi Türkmeneli’nin değişik bölgelerinden; Arap
dünyasından, Türkiye’den, Can Azerbaycan’dan, Avrupa’nın Danimarka, Belçika, Almanya,
İngiltere gibi şehirlerden, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’dan 100’e yakın delege
katılmıştır.
Gazete, Dergi, Televizyon, Radyo, web sitesi ve diğer iletişim araçlarında görev yapan
Kurultay delegeleri, birçok sorunu ele almıştır. Kurultayda Medyanın Siyasete Etkisi, Sosyal
Medyanın Toplumdaki Etkisi, Haberde Aranan İlkeler ve Özellikler, Özgür İfade, Sanal
Medya ve Türkmen Medyası, Medyada Gençlerin Sorumluluğu, İnternet Yazarlığı ve Görsel
Medya ve Seyirci gibi temalar işlenmiştir.
Beşinci Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı Sonuç Bildirisinde aşağıdaki maddelerde
görüş birliğine varmıştır:
1. Özgür Basın ve Özgür ifade demokratik gelişmenin vazgeçilmezidir. Irak Hükümeti
tarafından Basın ve İfade Özgürlüğünün güvence altına alınmasına,
2. Son 10 yıl içinde yaşamını kaybeden Iraklı ve özel olarak Türkmen medya şehitlerini
minnet ve rahmetle anıyoruz. Basın şehitlerinin aileleri ile çocuklarının da sosyal güvenceye
kavuşturulmasına,
3. Şu anda zor koşullarda görevlerini yapan medya mensuplarının özel biçimde korunmalarına
ve sosyal haklarının güvence altına alınması için, devlet nezdinde girişimlerde bulunulmasına,
bu arada yaşadıkları trajediye, Türk ve dünya kamuoyunun dikkatinin çekilmesine,4. Irak’ta Türkçe eğitimine önem verilmesine, Irak Üniversitelerinde hem dil ve edebiyat, hem
de iletişim ve medya alanında mevcut ve kurulacak olan üniversiteler ve bilim kurumlarında
saygın yerini almasına ve desteklenmesine,
5. Medya ve iletişim alanında hızlı biçimde yetişmeleri için Türkmen gençlerine öncelik
verilmesine,
6. Türkmenlere yapılan saldırıların, merkezi hükümetle Kürt Yerel Yönetim arasında
ihtilafların arttığı döneme rastlaması da manidardır. Saldırılara maruz kalan yerlerin çoğu da
Irak’ta ihtilaflı bölgede yaşayan silahsız ve savunmasız Türkmen şehirleridir. Türkmenleri,
yaşadıkları bölgelerden göç ettirmeye zorlamaya ve yıldırmaya yönelik bu kanlı eylemlerin
durdurulması için, Irak içinde merkezi hükümeti, Kuzey Irak Yerel Yönetimini, Irak dışında
da Birleşmiş Milletleri ve Türkiye’nin konuyla yakından ilgilenmesine,
7. Türkmen Basın Konseyi Derneği ve Irak Türkmen Basın Kurultayının Irak topraklarında ve
Türkmeneli bölgesinin her hangi bir köşesinde kurulması bütün katılımcıların dileğidir.
Bunun gerçekleştirilmesi için Türkmeneli Medya mensuplarına büyük bir görev düştüğünün
hatırlanmasına ve derhal gereken girişimlerin yapılmasına,
8. Beşinci Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı’nın gerçekleşmesine yardım eden ve katkı
sağlayan Irak ve Türkiye’deki kuruluşlara minnet ve şükranlarımızın iletilmesine,
Oy birliği ile karar verilmiştir.
İstanbul, 19 Mayıs 2013
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2013523_tbksite.pdf
jeudi 30 mai 2013
ITF EU Representative attended the Conference 'The State of Freedom of Religion or Belief in the World in 2012' at the EU Parliament
ITF EU Representative Dr. Hassan Aydinli attended the launching of two World Reports :
Freedom of Religion or Belief / World Report 2012
Freedom of Religion or Belief Prisoners List / World Report 2012
at the European Parliament on 23rd April 2013
Photo from left to right : Alfiaz Vaija, Moderator
Dr. Lazslo Surjan, Vice-President of the European Parliament
Willy Fautré, Director of Human Rights Without Frontiers International
Dr. Mark Barwick, Policy Adviser at Human Rights Without Frontiers International
Dr. Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU Representative
The conference was hosted by the Vice-President of the European Parliament Dr. Laszlo Surjan
A World Report about Freedom of Religion or Belief: the right to change religion, freedom of expression, association, worship and assembly
In a report presented at the European Parliament on 23rd April 2013, the Brussels-based NGO
Human Rights Without Frontiers International listed a number of Muslim and (former) Communist countries of particular concern.
According to a 142-page report of Human Rights Without Frontiers Int'l two main categories of states - Muslim countries and Communist or former Communist countries - have put in place a constitutional and legislative framework restricting the fundamentals of religious freedom or belief: the freedom to believe or not believe and the freedom to change religion, as well as the freedom to express one's religion or one's beliefs whether individually or collectively, in the public sphere or in private.
"If countries punish the legitimate exercise of freedom of religion or belief by death or heavy prison terms or deterrent exorbitant fines of sometimes up to 100 times the minimum monthly salary, such countries must be named publicly, held accountable and urged by the international community, including the EU institutions, to revise their constitution, their laws and their practices," the director of HRWF Int'l, Willy Fautré, said during the presentation of the book at the European Parliament on 23rd April.
This report aims to facilitate NGOs' advocacy and the human rights dialogues between the EU and third countries. It is divided into several parts. The first three parts identify and analyse a number of constitutional and legislative provisions which restrict freedom of religion or belief in some problematic countries, in particular:
(1) freedom to change religion or belief: Afghanistan, Egypt, Jordan, Iran, Malaysia, Mauritania, Saudi Arabia, Somalia, Sudan, Yemen;
(2) freedom of expression within the framework of freedom of religion or belief: Afghanistan, Algeria, Brunei, Egypt, Indonesia, Iran, Maldives, North Korea, Pakistan, Qatar, Saudi Arabia, Somalia, Sudan;
(3) freedom of association worship and assembly: Azerbaijan, China, Eritrea, Kazakhstan, Laos, North Korea, Russia, Tajikistan, Uzbekistan, Vietnam.
The fourth part addresses the issue of freedom of religion or belief from another angle. It lists ten countries (Azerbaijan, Egypt, India, Indonesia, Iran, Kazakhstan, Nigeria, Pakistan, Russia, Uzbekistan) which made themselves conspicuous in 2012 by a very high number of incidents related to freedom of religion or belief on various grounds: repressive governmental policies, social hostility and inter-ethnic or inter-communal tensions. These countries were selected on the basis of data collected by HRWF Int'l from numerous public and private sources. Many concrete examples support this choice and illustrate the different facets of the identified violations. They are also contextualized and analysed.
Co-organised with EP Working Group on FORB (Freedom of Religion or Belief) and HUMAN RIGHTS WITHOUT FRONTIERS INT'L
Several MEPs attended the conference
Several MEPs attended the conference
Iraqi Turkmen Front EU Representative Dr Hassan Aydinli spoke with the Vice-President of the European Parliament Dr. Laszlo Surjan, briefing him on the situation of the Turkmens in Iraq. He also spoke with Willy Fautré and Dr. Mark Barwick informing them on the continued targeting of Turkmens in Iraq.
After the presentation of the reports by Willy Fautré and Mark Barwick, Dr. Hassan Aydinli took the floor to say that it was unfair to mention TURKEY among the countries where freedom of expression and belief are restricted just because a Turkish musician (Fazil Say) had been accused of blasphemy over a series of comments he made on Twitter, adding that the musician's sentence had been suspended.
Dr. Aydinli then said that MYANMAR (formerly BURMA) where hundreds of Muslims have been brutally assassinated, just because they are Muslims, should be mentioned in the report, because the authorities in Myanmar were complicit in a campaign of ethnic cleansing against the minority Rohingya Muslim community.
Finally, Dr Aydinli deplored the fact that ISRAEL - who has been stopping and attacking Palestinians who want to pray at Al-Aqsa Mosque in Jerusalem - is not mentioned in the report, although this has been going on for several years.
A World Report about Freedom of Religion or Belief: the right to change religion, freedom of expression, association, worship and assembly
In a report presented at the European Parliament on 23rd April 2013, the Brussels-based NGO
Human Rights Without Frontiers International listed a number of Muslim and (former) Communist countries of particular concern.
According to a 142-page report of Human Rights Without Frontiers Int'l two main categories of states - Muslim countries and Communist or former Communist countries - have put in place a constitutional and legislative framework restricting the fundamentals of religious freedom or belief: the freedom to believe or not believe and the freedom to change religion, as well as the freedom to express one's religion or one's beliefs whether individually or collectively, in the public sphere or in private.
"If countries punish the legitimate exercise of freedom of religion or belief by death or heavy prison terms or deterrent exorbitant fines of sometimes up to 100 times the minimum monthly salary, such countries must be named publicly, held accountable and urged by the international community, including the EU institutions, to revise their constitution, their laws and their practices," the director of HRWF Int'l, Willy Fautré, said during the presentation of the book at the European Parliament on 23rd April.
This report aims to facilitate NGOs' advocacy and the human rights dialogues between the EU and third countries. It is divided into several parts. The first three parts identify and analyse a number of constitutional and legislative provisions which restrict freedom of religion or belief in some problematic countries, in particular:
(1) freedom to change religion or belief: Afghanistan, Egypt, Jordan, Iran, Malaysia, Mauritania, Saudi Arabia, Somalia, Sudan, Yemen;
(2) freedom of expression within the framework of freedom of religion or belief: Afghanistan, Algeria, Brunei, Egypt, Indonesia, Iran, Maldives, North Korea, Pakistan, Qatar, Saudi Arabia, Somalia, Sudan;
(3) freedom of association worship and assembly: Azerbaijan, China, Eritrea, Kazakhstan, Laos, North Korea, Russia, Tajikistan, Uzbekistan, Vietnam.
The fourth part addresses the issue of freedom of religion or belief from another angle. It lists ten countries (Azerbaijan, Egypt, India, Indonesia, Iran, Kazakhstan, Nigeria, Pakistan, Russia, Uzbekistan) which made themselves conspicuous in 2012 by a very high number of incidents related to freedom of religion or belief on various grounds: repressive governmental policies, social hostility and inter-ethnic or inter-communal tensions. These countries were selected on the basis of data collected by HRWF Int'l from numerous public and private sources. Many concrete examples support this choice and illustrate the different facets of the identified violations. They are also contextualized and analysed.
The report is completed by a nominative and detailed prisoners list which identifies 18 countries with FORB (Freedom of Religion or Belief) prisoners: Armenia, Azerbaijan, China, Egypt, Eritrea, Indonesia, Iran, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Morocco, Nagorno-Karabakh, North Korea, Pakistan, Russia, South Korea, Tajikistan, Turkmenistan and Uzbekistan.
In its final remarks, Willy Fautré said "The policies of death or of forced emigration in an ever increasing number of countries is currently leading to some sort of rampant religious cleansing: countries purified of Christians, of Jews, of Muslims, of Ahmadis, of Baha'is...where questions concerning the treatment of religious minorities and the preservation of religious diversity will no longer be relevant in the future."
And he concluded with a question "The emergence of homogeneous, purified religious blocks challenging each other over their differences threatens to lead the world to the much dreaded clash of civilizations. Is it the world that we want?"
Note:
The reports can be ordered at Amazon.com:
Freedom of Religion or Belief World Report 2012 (142 p)
http://www.amazon.com/Freedom-Religion-Belief-World-Report/dp/1482768739/ref=sr_1_2?ie=UTF8&qid=1366278549&sr=8-2&keywords=freedom+of+religion+or+belief+world+report
Freedom of Religion or Belief Prisoners List/ World Report 2012 (90 p)
http://www.amazon.com/Freedom-Religion-Belief-Prisoners-List/dp/1482711591#_
In its final remarks, Willy Fautré said "The policies of death or of forced emigration in an ever increasing number of countries is currently leading to some sort of rampant religious cleansing: countries purified of Christians, of Jews, of Muslims, of Ahmadis, of Baha'is...where questions concerning the treatment of religious minorities and the preservation of religious diversity will no longer be relevant in the future."
And he concluded with a question "The emergence of homogeneous, purified religious blocks challenging each other over their differences threatens to lead the world to the much dreaded clash of civilizations. Is it the world that we want?"
Note:
The reports can be ordered at Amazon.com:
Freedom of Religion or Belief World Report 2012 (142 p)
http://www.amazon.com/Freedom-Religion-Belief-World-Report/dp/1482768739/ref=sr_1_2?ie=UTF8&qid=1366278549&sr=8-2&keywords=freedom+of+religion+or+belief+world+report
Freedom of Religion or Belief Prisoners List/ World Report 2012 (90 p)
http://www.amazon.com/Freedom-Religion-Belief-Prisoners-List/dp/1482711591#_
Martin Kobler UN Special Representative for Iraq at the EU Parliament in Brussels
Exchange of views with Martin Kobler at the EU Parliament
ITF EU Representative Dr Hassan Aydinli speaking with UN Special Representative for Iraq Martin Kobler
On 29 May 2013 the Committee on Foreign Affairs of the EU Parliament held an exchange of views with Martin Kobler, UN Secretary General’s Special Representative for Iraq.
Mr Kobler, expressed serious concerns over the situation in Iraq. After 10 years of a challenging transition to democracy, the country stands at a crossroads and might slide toward escalating sectarian strife if decisive action is not taken. Mr Martin Kobler called for a stronger role of the EU in dealing with the developments in the county.
Exchange of views with Ahmed bin Mohammed Al-Jarwan, Speaker of the Arab Parliament at the EU Parliament
Iraqis at the Foreign Affairs Committee Meeting at the EU Parliament
The Iraqi Ambassador to the Kingdom of Belgium, Member of the Iraqi Parliament Mr. Abbas Al-Bayati, Member of the European Parliament Mr. Struan Stevenson and ITF EU Representative Dr Hassan Aydinli.
mardi 28 mai 2013
Merry Fitzgerald's Speech at the 5th Iraqi Turkmen Media Conference – Istanbul
THE ROLE OF
ELECTRONIC MEDIA IN SOCIETY
Speech at the
5th Iraqi Turkmen Media Conference – Istanbul
18-19 May 2013
With the dramatic expansion of various forms of
electronic interchange, including electronic mail and the Internet,
opportunities for communication across national boundaries, and
cross-fertilization of ideas are greater than ever before.
The Internet's greatest strength is its ability to support simultaneous,
interactive communications among many people, the Net allows information to flow back and forth among
millions of sources at practically the same time.
The implication is that millions of people can be exposed to a medium in
which they have an active role to play and can influence political as well as
other outcomes. International social media such as Facebook permit interaction
with the world and information can spread fast.
However, like newspapers, active use of the Internet
requires literacy in English, for the most part, to enjoy
the benefits.
We all know that the voices of the Turkmens have been
completely stifled for decades in Iraq and that the Turkmens were not given equal
opportunities to complete their studies at Universities in Iraq, this of course
has seriously hampered their ability to compete with other Iraqis (Arabs and
Kurds) and reduced their visibility with regard to the outside world.
I remember that 10 years ago when I was searching “Iraqi
Turkmen” on the Net in order to find information on the
subject, I was frustrated to find only a few inactive Turkmen websites, some
poorly written articles in English and
nothing in French, Spanish, Dutch, etc. Ten years later however, things have
changed, several Iraqi Turkmen websites and a few blogs dedicated to the Iraqi
Turkmens are now present on the Net, thus facilitating the task of those who
are interested in the subject.
Personally I started three blogs* in English and
French about the Turkmens back in 2007, and I am glad and feel rewarded when
people write to me and say: “before reading your blog I had never heard
about the Turkmens of Iraq.”
I am not a professional journalist, but I did my best to inform people in Europe and the U.S. about the Turkmens, their
culture, history and their plight in Iraq. .
In order to have a greater impact and have more visibility
on the Net, Turkmens need more qualified journalists who are fluent in the most
internationally spoken languages, like English, French, Spanish, German etc. and who can write
about the Turkmen cause in international media and websites.
I still remember the days when Iraqi Turkmens were not
mentioned at all, they were at best referred to as: ‘the others’, i.e. ‘among the non
Arab and non Kurdish ethnic groups of Iraq’.
An example which comes to my mind, is when in one of
its programs about Iraq the French/German TV Channel ARTE when talking about
the Iraqi people mentioned all Iraq’s ethnic groups except the Turkmens.
Dr. Aydinli, ITF EU Representative wrote to Madame
Laurène L’Allinec, Director of TV Channel ARTE, to complain, saying that it was
inadmissible on the part of a well known international TV Channel like ARTE to
omit mentioning the Turkmens who are Iraq’s third main ethnic community and asking
her to publish a correction concerning the Turkmens of Iraq on ARTE’s website.
Turkmens are lagging behind in communicating and in spreading
their news, reports, editorials and books in English and other European
languages and they need to catch up with their Arab and Kurdish compatriots and
competitors, who have either trained their own journalists or are employing
Western journalists to spread their news and write editorials or books about
their causes and history.
Experience has proven that Turkmens can only rely on
themselves, therefore young Turkmens should be encouraged to study journalism
and/or write theses about the role and the importance - past and present - of
the Turkmens in Iraqi society.
We have had several young French graduates who
contacted us and who came to visit us in Belgium, saying they wanted to make
their thesis on the Iraqi Turkmens, unfortunately it seems that they have all
abandoned their project after a few months, because they did not have the
possibility – mainly due to lack of security - to spend some time in Turkmeneli (the Turkmen region in Iraq),
to meet with Turkmens there who are competent to pass on accurate information,
and to make some researches in Kirkuk and other Iraqi Turkmen cities. Some of them did travel to Iraq, but
unfortunately they stopped in Erbil or Suleymaniya and they started to write
some papers about the Kurdish region instead.
To-day, we have here among us, Mr. Guy Munier, who is
a well known French journalist/writer who has written articles about Iraq and about
the Iraqi Turkmens and who has interviewed ITF EU’s representative Dr. Hassan
Aydinli on several occasions.
Mr. Munier’s articles were published namely in the
magazine Afrique-Asie, in Mondialisation Canada and on his website France-Irak
Actualité.
Electronic Media development in Iraq should of course
continue to be led and inspired by the Iraqis themselves.
We have all seen that in the Arab world, Tunisia,
Egypt, Libya, Syria etc. the role of bloggers
and internet activists, in what is called ‘The Electronic Arab Spring’
was important to cover the events because of the restrictions the regimes
imposed on journalists working in the mainstream media.
Electronic Media is a powerful tool of communication, it is the most dynamic form of all interactive media.
In modern times it stands as the most powerful means of accessing information.
It has changed the way people live and relate to each other.
When most of the monopolistic media owned by some well known
billionaires are spreading fake or partisan news, the electronic media are a
very effective means to denounce such misinformation.
Electronic media has touched every sphere of the human aspect. In the
present times, information and technology are interwoven with the society’s
economic progress. The evolution of electronic media has had an overwhelming
impact on the society. Nearly everybody is dependent upon technology, whether
one is located in far off rural areas or is a part of the cosmopolitan circle,
technology is ubiquitous.
Opportunities of communication have broken all barriers across national
boundaries and have led to the germination of new ideas through the cross
pollination of cultures. Electronic media has reduced distances, discrimination
and disparities.
‘Interaction’ is the key element to good communication which is provided
through the internet. The Information Revolution has helped level the
global differences in terms of opportunities and economic development.
Telling the untold or little told story, giving voice to those whose
stories have been overlooked is I think the positive aspect of the Electronic
Media in our societies and it should be encouraged.
Merry FITZGERALD
BBC: major Iraq birth defect study expected to show increase linked to conflict
BBC: major Iraq birth defect study expected to show increase linked to conflict
The BBC has reported that a much anticipated study by the WHO and Iraqi Ministry of Health will show that rates of birth defects in Iraq are higher in areas that were subject to heavy fighting in 2003.
22 March 2013 - ICBUW
The report, broadcast on BBC World and available online features an interview with researchers at the Iraqi Ministry of Health (MoH). The researchers indicate that the report, which has been produced jointly by the WHO and MoH, will find that rates of birth defects are higher in areas of Iraq that were subjected to heavy fighting in the 2003 war. The publication of the final report, scheduled for early this year has been delayed, but the BBC's report offers a first glimpse at the results.
“The BBC’s report fits with our expectations from smaller localised studies and the reports of healthcare professionals in Iraq,” said an ICBUW spokesperson. “Naturally we will await the publication of the full report but should the findings and methodology prove to be robust, the study could add considerably to the pressure for action to reduce the legacy of modern conflict on public health. However more research will be needed to establish the precise risk factors responsible.”
The study was launched after concern was generated by reports from medical staff in cities such as Fallujah and Baghdad of spiralling rates of congenital birth defects. Fallujah, which lies in Anbar province, has become particularly notorious and medical staff and civil society organisations have argued that the increases are linked to environmental contamination from the US led attacks on the city in 2004.
Speaking at a workshop for the project in early 2012 Dr Hawrami Minister of Health of the Kurdistan Regional Government said: “There is a need for a comprehensive programme to learn more about birth defects in Iraq that could shed light on the incidence of various conditions, such as congenital heart defects and neurological defects, in different geographic areas over time in Iraq.”
According to the WHO, the governorates in which the study has been conducted are Baghdad (Karkh and Rafafa), Diyala, Anbar (including the district of Fallujah), Suleimaniyah, Babel, Basrah, Mosul and Thi-Qar. Two districts were selected from each governorate (one as high risk and the other as a control).
The criteria for declaring a district as high risk is based on existing statistics showing a high number of congenital birth defect cases. A total of 10,800 households from 18 districts of the 8+1 governorates were selected as a sample size making it uniformly 600 households per district. All mothers in these households who were married, between the ages of 15 and 49 years, and who had a child with any congenital birth anomaly were included as respondents. Two-stage sampling was undertaken for each child; one before the onset of the 2003 war and the other after the onset of 2003 war.
The WHO in Iraq prioritised measuring the magnitude and trend of congenital birth defects at selected district level, identifying possible risk factors of congenital birth defects and assessing the burden of these conditions and impact on the health status of care providers.
“The BBC’s report fits with our expectations from smaller localised studies and the reports of healthcare professionals in Iraq,” said an ICBUW spokesperson. “Naturally we will await the publication of the full report but should the findings and methodology prove to be robust, the study could add considerably to the pressure for action to reduce the legacy of modern conflict on public health. However more research will be needed to establish the precise risk factors responsible.”
The study was launched after concern was generated by reports from medical staff in cities such as Fallujah and Baghdad of spiralling rates of congenital birth defects. Fallujah, which lies in Anbar province, has become particularly notorious and medical staff and civil society organisations have argued that the increases are linked to environmental contamination from the US led attacks on the city in 2004.
Speaking at a workshop for the project in early 2012 Dr Hawrami Minister of Health of the Kurdistan Regional Government said: “There is a need for a comprehensive programme to learn more about birth defects in Iraq that could shed light on the incidence of various conditions, such as congenital heart defects and neurological defects, in different geographic areas over time in Iraq.”
According to the WHO, the governorates in which the study has been conducted are Baghdad (Karkh and Rafafa), Diyala, Anbar (including the district of Fallujah), Suleimaniyah, Babel, Basrah, Mosul and Thi-Qar. Two districts were selected from each governorate (one as high risk and the other as a control).
The criteria for declaring a district as high risk is based on existing statistics showing a high number of congenital birth defect cases. A total of 10,800 households from 18 districts of the 8+1 governorates were selected as a sample size making it uniformly 600 households per district. All mothers in these households who were married, between the ages of 15 and 49 years, and who had a child with any congenital birth anomaly were included as respondents. Two-stage sampling was undertaken for each child; one before the onset of the 2003 war and the other after the onset of 2003 war.
The WHO in Iraq prioritised measuring the magnitude and trend of congenital birth defects at selected district level, identifying possible risk factors of congenital birth defects and assessing the burden of these conditions and impact on the health status of care providers.
Notes:
BBC World: Doctors in Basra report rise in birth defectshttp://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-21873892
WHO: Congenital birth defect study in Iraq: frequently asked questionshttp://www.emro.who.int/irq/iraq-infocus/faq-congenital-birth-defect-study.html
lundi 27 mai 2013
Intervention de Gilles Munier - 5ème Conférence des médias turkmènes irakiens - Istanbul 18-19 mai 2013
5ème
Conférence des médias turkmènes irakiens
(Istanbul, 18 et 19 mai 2013)
Intervention de Gilles Munier
Journaliste indépendant, écrivain*
Je remercie les organisateurs de
cette conférence de m’avoir invité et donné l’occasion de dire quelques mots.
Je suis Français et connaît assez bien l’Irak pour y avoir effectué
environ 150 voyages depuis 1974. J’y ai accompagné des journalistes, des hommes
politiques, des universitaires, des hommes d’affaire… J’ai surtout été témoin
des malheurs qui se sont abattu sur ce pays : guerre Iran-Irak, 1ère
guerre du Golfe, embargo, 2ème guerre du Golfe… Mon dernier voyage a
eu lieu en mars 2003, au cours duquel je me suis rendu à Bagdad et à Mossoul
avec une délégation française de spécialistes des armes de destruction massive
qui ont dénoncé – preuves à l’appui –
les mensonges de George W. Bush et de Tony Blair. J’ai quitté Bagdad la veille
du bombardement. Depuis, comme journaliste indépendant, je suis quotidiennement
l’actualité de l’occupation du pays – ou
de sa double occupation, pour être plus précis – ainsi que les activités de
la résistance - civile ou armée – et, pour revenir un sujet qui nous concerne tous
ici : la volonté des dirigeants de la Région autonome du Kurdistan de
s’emparer de Kirkouk et de territoires avoisinant gorgés de pétrole, peuplés
depuis des siècles par les Turkmènes.
Mon premier passage au Pays des Turkmènes – appelés généralement en France : Turcomans – date de 1976.
Membre permanent d’une association franco-arabe qui entretenait alors de bonnes
relations avec l’Irak, j’accompagnai un cadre d’une chambre de commerce de
Bretagne – région située à l’ouest de la
France - qui souhaitait rencontrer les dirigeants de la Région autonome du
Kurdistan, nouvellement créée. En visitant Erbil, je n’ai pu que constater que
la ville était peuplée, pour une large part, de Turkmènes. J’y suis retourné
trois fois ensuite et me suis aperçu que la proportion de Kurdes allait
grandissante, ce qui me semblait tout naturel puisque la ville en quelque sorte
la capitale du Kurdistan irakien. Je ne savais pas, à l’époque, que Saddam
Hussein – alors vice-Président –
avait quelques années plus tôt, autorisé Mustapha Barzani à « kurdiser » Erbil et qu’en
dépit de la reprise de la rébellion – soutenue
par les Etats-Unis et l’Iran de Chah -, c’est ce qui était arrivé sous la
direction des partis et tribus kurdes liés au pouvoir central.
Quiconque a traversé, comme moi, les ponts sur l’Altun Su ou l’Aq Su à
Altun Kopru ou à Tuz Khurmatu – ouest
allé à Tel Afar - s’est aperçu que
les noms de lieux et la langue des habitants de la région sont différents
d’ailleurs en Irak, qu’une minorité méconnue – les Turkmènes - est majoritaire dans toute une partie du pays.
Depuis la chute de Bagdad et le déclenchement de conflits ethniques et
religieux, grâce à Internet – et
malheureusement aux attentats et aux massacres dont sont victimes les Irakiens,
les médias font parfois mention des Turkmènes – on en sait plus, dans le
monde sur les Turkmènes irakiens. En Belgique, l’Association des Amitiés Europe- Turkmènes et le Comité pour la Défense des droits des
Turkmènes irakiens a brisé le silence qui entoure trop souvent leur
situation. Mais, en Europe, nombreux sont encore ceux qui les assimilent à des
colons Turcs installés par l’Empire ottoman. Très peu savent que leur présence
est bien antérieure à la prise de Constantinople par les Ottomans.
Dans les années 1970, des intellectuels et des hommes politiques se
réunissaient en Europe occidentale pour sensibiliser l’opinion publique au
problème kurde. Je dis « problème
kurde », mais en fait exclusivement kurde irakien. Aujourd’hui, les
Turkmènes irakiens sont plus de 3 millions - c'est-à-dire à peu près le nombre des habitants du Kurdistan irakien
dans les années 1970 – et rien ne les empêche d’en faire autant. Les outils
de communication –Internet, Facebook,
Twitter, You Tube… etc… - leur faciliteront la tâche et leur permettront
d’atteindre sans grands frais beaucoup de monde. Ces outils doivent être
utilisés au maximum, c'est-à-dire pas seulement en anglais, en arabe ou en
turc. Il ne faut pas oublier le Français, l’Espagnole et le Portugais parlés en
Afrique et en Amérique latine.
Pour nous, observateurs de ce qui se passe en Irak, il manque une
agence de presse qui rendrait compte de l’actualité à Kirkouk et dans le Pays
des Turkmènes. Par exemple, des élections provinciales viennent de se dérouler
en Irak, on n’en connaît pas le détail. C’est dommage. Toutes les occasions
devraient être bonnes pour parler des Turkmènes.
La Turquie pourrait contribuer – grâce
à son expérience dans le domaine des médias – à la diffusion des
informations qui nous nous permettraient de mieux informer l’opinion publique
dans nos pays respectifs.
Je vous remercie.
* Gilles Munier es l’auteur du Guide de l’Irak (2000) et de Les
Espions de l’Or Noir (2005), Gilles Munier collabore au magazine français Afrique Asie et anime le blog France-Irak-Actualite.com.
dimanche 26 mai 2013
Türkmen basını İstanbul’da konuşuldu
Türkmen basını İstanbul’da konuşuldu
Click on picture
http://www.bizturkmeniz.com/tr/index.asp?page=article&id=27628
18-19 Mayıs günleri arası yapılmakta olan 5. Türkmen basın konseyi kurultayı Türkiye’nin İstanbul şehrinde başladı. Türkiye cumhur Başkanının Ortadoğu başdanışmanı Sn. Erşet Hürmüzlünün katıldığı bu kurultaya çok sayıda Türkmen, Arap ve yabancı basın mensupları da katıldı, saygı duruşuyla başlayan kurultayın açılış oturumunda Türkmen basın konseyi genel sekreteri Kemal Bayatlı bir konuşma yaptı, Bayatlı konuşmasında katılımcılara hoş geldi ifadelerinden sonra Türkmen basının yaşadığı sıkıntılara işaret ederek, bu sıkıntıların giderilmesi için nelerin yapılması gerektiğine değindi. Ayni oturumda Irak gazeteciler cemiyeti başkanı Mueyyet El-lami, Azerbaycanlı yazar ve düşünür Gazanfer Paşayiv , MHP millet vekili birer konuşma yaptı.
Türkiye cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül’ün basın kurultayı katılımcılarına gönderdiği mesaj Sn. Erşet Hürmüzlü tarafında okundu. Ayrıca illerden sorumlu Devlet bakanı Turhan müfti ve çok sayıda şahsiyetler tarafından gönderilen tebrik mesajları okundu.
‘Medyanın siyasete etkisi ‘ sloganıyla kurultayın oturumu yazar Ahmet Hürmüzlü tarafında idare edildi.( Mehmet Bayat) adı altında olan bu oturumda: Mueyyet El-lami, Eyat El-Zamili, Sermet El-Tai, Gazvan Casim, Dr. Nebil Casim, Abdul cebbar Aziz birer konuşma yaptı.
( sosyal medyanın toplumdaki etkisi ) adı altında ikinci oturum düzenlendi, Kahtan Hürmüzlü adı verilen bu oturumu Türkmen Gazetecisi Nermin El-Müfti idare etti.
Bu oturuma, Fransa’dan Gilles Munier, Londra’dan Dr. Usame Mehdi, Mısır’dan Ebu Bekir Ebulmect, Belçika’dan Merry Fitzgerald, ABD’den Dr. Barbara aziz birer konuşma yaparak Türkmen halkının uğradığı haksızlıklardan yeterince bilgi edinmediklerine vurgu yaptılar.
Not- bu haber yazılırken kurultay çalışmaları devam etmekteydi gelecek saatlerde diğer oturumların haberini aktaracağız.
Aşağıda Türkmen Basın konseyi genel sekreteri Sn. Kemal Bayatlı’nın konuşmasının metni:
5. TBK Açılış Konuşması
Sayın, Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı,
Sayın, Milletvekillerim,
Sayın, Türkmen Basın Konseyi Delegeleri
Sayın Protokol,
Sayın Medya Mensupları
Değerli Misafirler,
5. Türkmen Basın Konseyine hoş geldiniz,
Irak basını Türkmenlerle başlamıştır. El Zavra gazetesi Irak’ta ilk basılı yayındır. O günden bu yana çok ağır şartlar altında olsa da gazetelerimiz, dergilerimiz yayından eksik olmamıştır.
Bu uğurda canından olan ve şehit düşen gazetecilerimizi saygıyla anıyoruz. Yetmişlerin başında ilk şehit gazetecimiz Cevdet Avcı’yı ve arkasından meydanlarda şehit düşen ve yaralanan bütün medya mensubunu saygıyla anıyoruz.
***
Değerli Misafirler,
Açık yüreklilikle söylemek gerekir ki, 100 yılın üzerinde bir geçmişi olan Türkmen basını, bugün hala istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Biz bunun için çabalıyoruz. Konseyimiz göz önüne bir takım hedefler koyup adım adım ona doğru ilerlemeye çalışıyoruz.
Yazılı ve görsel basınımızın çağdaş basın ilkelerine sahip olması ve dünyadaki medyada yerini alması için koşacağı kulvarda Irak’ta Türkmen sorununu da dile getirmesi başlıca hedefimizdir.
Bu noktadan hareketle, son iki yıl içinde ne yaptığımızı size aktararak zamanınızı almak istemiyorum.
Ancak şunu vurgulamakta yarar görmekteyim; kuruluşundan beri Konseyimiz Türkmen medyası için aşama aşama tavsiyeler ve kararlar almıştır. Sağ olsun pek çok Türkmen yayın organı konsey deklarasyonuna uyup sevindirici ilerlemeler kat etmiştir.
Konseyimiz Irak Türkmen sivil toplum örgütleri arasında en geniş yere sahip ve aynı anda en geniş kitleye hitap etmektedir.
Türkmen Basın Konseyi her dönem daha da büyüdüğünü, konseye katılımların çoğaldığını ve konseyde yer alma arzusunu her kuruluştan, her medya mensubundan üst üste gelen taleplerden anlayabiliyoruz.
Sadece Irak Türkmen medyası kuruluşları ve mensupları değil; Irak’ta Arap, Kürt ve Hıristiyan medya mensupları da katılıp konseyin kurultayını takip etmek istedikleri gibi Avrupa’nın pek çok ülkesinden de gazeteci ve medya mensubu kurultaya katılmaya başlamıştır. Bu durum bize mutluluk vermekte ve azmimizi artırmaktadır.
Değerli katılımcılar;
Dünyada medya çok hızlı gelişmekte ve genişlemektedir. Her gün yeni metotlar uygulanmakta ve yeni ekipmanlar ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmeye ayak uydurmak kolay değil. Türkmen medyası ise Irak rejimleri tarafından onlarca yıl baskı altında tutulduğu ve ihmal edildiği için bu yarışta zorlanmaktadır.
Her şeye rağmen Türkmen medyası yarıştan kopmuş değil. Medya ve basın mensuplarımız kısıtlı imkanlarıyla seslerini duyurmaya, toplumla iç içe olmaya ve görevlerini yapmaya çalışmaktadırlar. Bura da bir İstisna gerekirse; Görsel alanda çok gerilerde kalan bir kuruluşumuzun durumu bizi üzmektedir. Ellerinde bulunan büyük imkanlar heder olup gitmektedir.
Değerli Misafirler,
Basında özgürlük kelimesi bazıları tarafından yanlış algılandığını görüyoruz. Fikir özgürlüğü insanların tüzel haklarına dil uzatmak değildir. Bireye, topluma saldırmak değildir. Medya güreş arenası değildir. Konseyimizin bu hususta çok muzdarip olduğunu baştan belirtmek istiyorum.
Medya dürüstlük, saygı, fikir, ileri görüş demektir.
Geçen 4. Kurultayımızda da anlatmıştım. Türkçe kelimeleri arasında hiç ama hiç küfür kelimesi yoktur. Türkçeye giren küfür kelimeleri hepsi başka dillerden güzelim Türkçemize girmiştir. Yanı bizim mayamız güzel sözlerle, hoşgörüyle yoğrulmuştur.
Bizim atasözlerimize bakıldığında düşmanımıza bile beddua etmeyiz.
“Allah düşmanımın başına vermesin” deriz, “Allah ıslah etsin” deriz.
Böyle bir anlayışa sahip olan Türk milleti gazete sayfalarında, internette ağza alınmayacak kelimelerin sarf edilmesi hiç ama hiç kabul edilemez.
Gazete sayfaları birer aynadır, okuldur. Hal bu iken, gazete yöneticileri, internet editörleri yayınladıkları her yazıda reytingi değil; yayınlayacakları yazı, yayınlayacakları yorum topluma ne kazandırdığını düşünmesi gerekir.
Değerli dostlar,
Irak çetin bir dönemeçten geçiyor. Pek çok odak mezhepçiliği, etnik yapıyı körüklemeye çalışıyor. Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Bu hassas konularda gazeteler, televizyonlar, internet sayfaları art niyetlere alet olmamalıdır.
Irak’ta yasaların ne kadar kör topal işlediğini hepimiz biliyoruz. Ancak medya mensubunun Vicdanı en işlek yasa olmalı. Asla ve asla aktardığımız haberde ayrımcılığa sebebiyet vermemeliyiz.
Politikacıların demeçlerinde toplumu mezhep çatışmasına kışkırtıyorsa asla ekranlarımızda, gazetelerimizde yer vermemeliyiz.
Aynı toplumun ulusal kanalları hitap ettiği toplum arasında ayrımcılık yapması kabul edilecek bir konu değildir. Medyanın haber, bilgi aktarımında toplum katmanlarını iyi düşünmesi gerekir.
Çok yakın bir zamanda Bulgaristan seçimlerinde bazı televizyon kanalları tek taraflı davrandı. Buda halk arasında ters tepkiye yol açtı ve televizyon kanalının sık sık propagandasını yaptığı kişi değil propagandasız, reklamsız kişiler seçimi kazandı.
Yani ekran yöneticileri sokaktaki insanın, seyircinin hassasiyetine önem vermeli.
Seyirci akıllıdır. Bir tuşa basmakla televizyon kanalını kapatıp her şeyi tepe taklak eder, yalnız bırakabilir. İzlenmeyen medya okunmayan basın toplum tarafından yalnız bırakılmış öksüz çocuklardır. Umarım ki medyamız bu duruma düşmez.
Irak’ta Türkmen medyası ve basını uzun yıllardan sonra bir nebze olsun özgürlüğüne kavuşmuştur. 2003 ten beri Irak’ta yeni dönem, yeni rejim var. Ancak topluma karşı olan sorumluluklarını yerine getirirken; devletin de ona karşı sorumlulukları vardır. Sakın yanlış anlaşılmasın. Devlet müdahale etsin demiyorum. Fakat devletlerin toplumların kendilerini ifade edebilmeleri için bir takım kurumsal düzenlemeler yapmalıdır.
Irak hükümetinden Türkmen medyasına daha ilgi ve alaka bekliyoruz.
Destek bekliyoruz. Irak’ta bütün medya kuruluşları ile yan yana Irak’ımız için ne gerekiyorsa yapılabilmesi için elbette hükümetten destek bekliyoruz.
Taleplerimizin başında:
• Kerkük’te bir Türkmen Basın Konseyi binası istiyoruz.
• Türkmen basını için bütçede yer verilmesini istiyoruz.
• Pek çok iletişim mezunu olan Türkmen genci işsiz ve boşta. İletişim fakültelerinden mezun olan Türkmen öğrencilerini devletin televizyon ve radyo müesseselerinde kadroya alınmalarını istiyoruz,
• Yurtdışı mesleki iletişim eğitimlerinde Türkmen öğrencilerini mutlaka kontenjanlara dahil edilmelerini istiyoruz,
• Aramızda Irak Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı var. Sağ olsunlar bizi kırmadılar kurultayımıza katıldılar. İşte fırsat bu ya kendilerinden Türkmen basın mağdurlarını kucaklamalarını bekliyoruz. Cemiyet üyelik sınavlarında haber hazırlama, aktarmalarda Türkçe/Türkmenceye de ver verilmeli. Bu bir ana yasal haktır.
Türkmen gazeteciler için Cemiyete üyeliklerinin kaydını ve Irak basınında yer verilmelerini istiyoruz.
Bu arada iğneyi kendimize batıralım. Büyük Türkmen iş adamları var. Özel kanallar açmalarını, gazeteler çıkarmaları yani modern ifadeyle Medya Patronları olmalarını bekliyoruz. Bizimde medya patronumuz var diyelim. Göğsümüz kabarsın. Tabii bu öneride bulunurken Türkmen Basın Konseyi Deklarasyonun ilkelerini unutmamalarını peşinen hatırlatayım.
Evet değerli dostlar,
Medya çağımızın en önemli aygıtıdır. Silahı demek istemiyorum. Medyayı silahla bağdaştırmak hoşlanmadığım bir ifadedir.
Değerli Dostlar,
Pek çok Türkmen medya mensubunu aramızda görmek isterdik. Onlar da aramızda olmak için çok hazırlıklı idiler. Ancak bazı idari ve idareci problemlerden dolayı, izinleri iptal edildi ve gelemdiler. O arkadaşlar bilsinler ki, bu kurultayda onların nefesleri aramızda olup onları manevi delege olarak kabul ediyoruz.
Çok isterdik ki büyük ustadlarımızı aramızda görelim; Ata Terzibaşı, Ali Marufoğlu, Fuat Hamdi, Vahdettin Bahattin ve diğerleri… Ancak sağlık durumları ve yol meşakkati katılmalarını engelledi. Buradan kurultayımız adına hepsine saygı ve hürmetlerimizi gönderiyoruz.
5. Kurultayımıza dünyaca ünlü ve özellikle Irak’ı defalarca ziyaret edip gazetecilik adına gerçeklerin peşinden koşan ve yazılarına aktaran pek çok yabancı gazeteci ve medya mensubu var. Amerika Birleşik Devletlerinden, Fransa’dan, Almanya’dan, İsveç, İsviçre, Kanada ve İngiltere’den medya emektarı aramızdalar. Onlara ayarıca teşekkür etmek istiyorum. Onlarında fikirlerinden yararlanacağız elbette. Onlara da hoş geldiniz diyorum.
Kurultayımızın başarılı geçmesi için desteklerini esirgemeyen TİKA’ya, BYEGM’ne, Türk Akraba Topluluğu Daire Başkanlığına, Prespectiv Turuzim şirketine, Green Park otel yetkili ve çalışanlarına ve 6 aydan beri didinip çalışan hazırlık komisyonunda Mehmet Tütüncü ve Şükran Kayacı beylere teşekkür ederim.
Tabii bizleri kırmayıp sizler değerli protokol ve delegelerimize de ayrı ayrı teşekkür ederim.
5. TBK kurultayına tekrar hoş geldiniz
Kemal Beyatlı
Türkmen Basın Konseyi Genel Sekreteri
18 Mayıs 2013, Cumartesi
The Green Park Hotel – Pendik
http://www.bizturkmeniz.com/tr/index.asp?page=article&id=27628
vendredi 24 mai 2013
Iraq pledges legal action against Kurdistan oil exports to Turkey
File photo shows tanker trucks waiting to be loaded at Taq Taq oil field in the Iraqi city of Erbil.
Fri May 24, 2013 6:31AM GMT
The Iraqi government has vowed to take legal action against companies that export crude oil from the semi-autonomous Kurdistan region to Turkey.
Iraqi Deputy Prime Minister for Energy Affairs Hussein al-Shahristani said on Friday, “Any oil that is taken out of the country and payments not made to the Iraqi people through the central government is considered to be taking Iraq’s national wealth.”
“There are a number of means the Iraqi government is considering, and any responsible government would have the same priority to protect the wealth of the people,” Shahristani stated.
Crude exports from the Taq Taq oil field in the Kurdistan region to Turkey’s port city of Mersin have risen to more than 40,000 barrels per day (bpd). The exports, which began in early January, are expected to hit around 60,000 bpd by the end of June.
Ties have soured between Turkey and Iraq over the energy relations between Ankara and the Kurdistan Regional Government.
Shahristani also said Baghdad might take legal action against Ankara over its energy deals with Kurdistan, signed on April 3. The Iraqi official added that exporting oil to Turkey from Kurdistan was an act of smuggling that violated the Iraqi law.
On March 29, Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan said Ankara was negotiating the terms of an energy deal with Kurdistan.
Erdogan defended the deal as a “win-win” agreement for both Turkey and the Kurdistan Regional Government, claiming that the region had the right to use part of its energy resources with whichever country it wanted.
MKA/HSN
mercredi 22 mai 2013
Iraqis in Belgium commemorated the Victims of mass graves in Iraq
Recognition and Commemoration of the Victims of Mass Graves in Iraq
Please click on the pictures to enlarge
His Excellency Ambassador Mohammed Abdullah Al-Humaimidi, Ambassador of the Iraqi Republic in Belgium
with Dr. Hassan Aydinli Iraqi Turkmen Front EU Representative and Merry Fitzgerald
On 20th May 2013, Iraqis living in Belgium commemorated the sad discovery of mass graves in Iraq
Below are some of the photos of the mass graves which were displayed
ITF EU Representative Dr Hassan Aydinli was interviewed by Kerbela TV
After a speech by His Excellency the Ambassador of Iraq there was a minute of silence to commemorate the martyrs.
Türkmen basını İstanbul’da konuşuldu
Please click on the picture to enlarge
18-19 Mayıs günleri arası yapılmakta olan 5. Türkmen basın konseyi kurultayı Türkiye’nin İstanbul şehrinde başladı. Türkiye cumhur Başkanının Ortadoğu başdanışmanı Sn. Erşet Hürmüzlünün katıldığı bu kurultaya çok sayıda Türkmen, Arap ve yabancı basın mensupları da katıldı, saygı duruşuyla başlayan kurultayın açılış oturumunda Türkmen basın konseyi genel sekreteri Kemal Bayatlı bir konuşma yaptı, Bayatlı konuşmasında katılımcılara hoş geldi ifadelerinden sonra Türkmen basının yaşadığı sıkıntılara işaret ederek, bu sıkıntıların giderilmesi için nelerin yapılması gerektiğine değindi. Ayni oturumda Irak gazeteciler cemiyeti başkanı Mueyyet El-lami, Azerbaycanlı yazar ve düşünür Gazanfer Paşayiv , MHP millet vekili birer konuşma yaptı.
Türkiye cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül’ün basın kurultayı katılımcılarına gönderdiği mesaj Sn. Erşet Hürmüzlü tarafında okundu. Ayrıca illerden sorumlu Devlet bakanı Turhan müfti ve çok sayıda şahsiyetler tarafından gönderilen tebrik mesajları okundu.
‘Medyanın siyasete etkisi ‘ sloganıyla kurultayın oturumu yazar Ahmet Hürmüzlü tarafında idare edildi.( Mehmet Bayat) adı altında olan bu oturumda: Mueyyet El-lami, Eyat El-Zamili, Sermet El-Tai, Gazvan Casim, Dr. Nebil Casim, Abdul cebbar Aziz birer konuşma yaptı.
( sosyal medyanın toplumdaki etkisi ) adı altında ikinci oturum düzenlendi, Kahtan Hürmüzlü adı verilen bu oturumu Türkmen Gazetecisi Nermin El-Müfti idare etti.
Bu oturuma, Fransa’dan Gilles Munier, Londra’dan Dr. Usame Mehdi, Mısır’dan Ebu Bekir Ebulmect, Belçika’dan Merry Fitzgerald, ABD’den Dr. Barbara aziz birer konuşma yaparak Türkmen halkının uğradığı haksızlıklardan yeterince bilgi edinmediklerine vurgu yaptılar.
Not- bu haber yazılırken kurultay çalışmaları devam etmekteydi gelecek saatlerde diğer oturumların haberini aktaracağız.
Aşağıda Türkmen Basın konseyi genel sekreteri Sn. Kemal Bayatlı’nın konuşmasının metni:
5. TBK Açılış Konuşması
Sayın, Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı,
Sayın, Milletvekillerim,
Sayın, Türkmen Basın Konseyi Delegeleri
Sayın Protokol,
Sayın Medya Mensupları
Değerli Misafirler,
5. Türkmen Basın Konseyine hoş geldiniz,
Irak basını Türkmenlerle başlamıştır. El Zavra gazetesi Irak’ta ilk basılı yayındır. O günden bu yana çok ağır şartlar altında olsa da gazetelerimiz, dergilerimiz yayından eksik olmamıştır.
Bu uğurda canından olan ve şehit düşen gazetecilerimizi saygıyla anıyoruz. Yetmişlerin başında ilk şehit gazetecimiz Cevdet Avcı’yı ve arkasından meydanlarda şehit düşen ve yaralanan bütün medya mensubunu saygıyla anıyoruz.
***
Değerli Misafirler,
Açık yüreklilikle söylemek gerekir ki, 100 yılın üzerinde bir geçmişi olan Türkmen basını, bugün hala istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Biz bunun için çabalıyoruz. Konseyimiz göz önüne bir takım hedefler koyup adım adım ona doğru ilerlemeye çalışıyoruz.
Yazılı ve görsel basınımızın çağdaş basın ilkelerine sahip olması ve dünyadaki medyada yerini alması için koşacağı kulvarda Irak’ta Türkmen sorununu da dile getirmesi başlıca hedefimizdir.
Bu noktadan hareketle, son iki yıl içinde ne yaptığımızı size aktararak zamanınızı almak istemiyorum.
Ancak şunu vurgulamakta yarar görmekteyim; kuruluşundan beri Konseyimiz Türkmen medyası için aşama aşama tavsiyeler ve kararlar almıştır. Sağ olsun pek çok Türkmen yayın organı konsey deklarasyonuna uyup sevindirici ilerlemeler kat etmiştir.
Konseyimiz Irak Türkmen sivil toplum örgütleri arasında en geniş yere sahip ve aynı anda en geniş kitleye hitap etmektedir.
Türkmen Basın Konseyi her dönem daha da büyüdüğünü, konseye katılımların çoğaldığını ve konseyde yer alma arzusunu her kuruluştan, her medya mensubundan üst üste gelen taleplerden anlayabiliyoruz.
Sadece Irak Türkmen medyası kuruluşları ve mensupları değil; Irak’ta Arap, Kürt ve Hıristiyan medya mensupları da katılıp konseyin kurultayını takip etmek istedikleri gibi Avrupa’nın pek çok ülkesinden de gazeteci ve medya mensubu kurultaya katılmaya başlamıştır. Bu durum bize mutluluk vermekte ve azmimizi artırmaktadır.
Değerli katılımcılar;
Dünyada medya çok hızlı gelişmekte ve genişlemektedir. Her gün yeni metotlar uygulanmakta ve yeni ekipmanlar ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmeye ayak uydurmak kolay değil. Türkmen medyası ise Irak rejimleri tarafından onlarca yıl baskı altında tutulduğu ve ihmal edildiği için bu yarışta zorlanmaktadır.
Her şeye rağmen Türkmen medyası yarıştan kopmuş değil. Medya ve basın mensuplarımız kısıtlı imkanlarıyla seslerini duyurmaya, toplumla iç içe olmaya ve görevlerini yapmaya çalışmaktadırlar. Bura da bir İstisna gerekirse; Görsel alanda çok gerilerde kalan bir kuruluşumuzun durumu bizi üzmektedir. Ellerinde bulunan büyük imkanlar heder olup gitmektedir.
Değerli Misafirler,
Basında özgürlük kelimesi bazıları tarafından yanlış algılandığını görüyoruz. Fikir özgürlüğü insanların tüzel haklarına dil uzatmak değildir. Bireye, topluma saldırmak değildir. Medya güreş arenası değildir. Konseyimizin bu hususta çok muzdarip olduğunu baştan belirtmek istiyorum.
Medya dürüstlük, saygı, fikir, ileri görüş demektir.
Geçen 4. Kurultayımızda da anlatmıştım. Türkçe kelimeleri arasında hiç ama hiç küfür kelimesi yoktur. Türkçeye giren küfür kelimeleri hepsi başka dillerden güzelim Türkçemize girmiştir. Yanı bizim mayamız güzel sözlerle, hoşgörüyle yoğrulmuştur.
Bizim atasözlerimize bakıldığında düşmanımıza bile beddua etmeyiz.
“Allah düşmanımın başına vermesin” deriz, “Allah ıslah etsin” deriz.
Böyle bir anlayışa sahip olan Türk milleti gazete sayfalarında, internette ağza alınmayacak kelimelerin sarf edilmesi hiç ama hiç kabul edilemez.
Gazete sayfaları birer aynadır, okuldur. Hal bu iken, gazete yöneticileri, internet editörleri yayınladıkları her yazıda reytingi değil; yayınlayacakları yazı, yayınlayacakları yorum topluma ne kazandırdığını düşünmesi gerekir.
Değerli dostlar,
Irak çetin bir dönemeçten geçiyor. Pek çok odak mezhepçiliği, etnik yapıyı körüklemeye çalışıyor. Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Bu hassas konularda gazeteler, televizyonlar, internet sayfaları art niyetlere alet olmamalıdır.
Irak’ta yasaların ne kadar kör topal işlediğini hepimiz biliyoruz. Ancak medya mensubunun Vicdanı en işlek yasa olmalı. Asla ve asla aktardığımız haberde ayrımcılığa sebebiyet vermemeliyiz.
Politikacıların demeçlerinde toplumu mezhep çatışmasına kışkırtıyorsa asla ekranlarımızda, gazetelerimizde yer vermemeliyiz.
Aynı toplumun ulusal kanalları hitap ettiği toplum arasında ayrımcılık yapması kabul edilecek bir konu değildir. Medyanın haber, bilgi aktarımında toplum katmanlarını iyi düşünmesi gerekir.
Çok yakın bir zamanda Bulgaristan seçimlerinde bazı televizyon kanalları tek taraflı davrandı. Buda halk arasında ters tepkiye yol açtı ve televizyon kanalının sık sık propagandasını yaptığı kişi değil propagandasız, reklamsız kişiler seçimi kazandı.
Yani ekran yöneticileri sokaktaki insanın, seyircinin hassasiyetine önem vermeli.
Seyirci akıllıdır. Bir tuşa basmakla televizyon kanalını kapatıp her şeyi tepe taklak eder, yalnız bırakabilir. İzlenmeyen medya okunmayan basın toplum tarafından yalnız bırakılmış öksüz çocuklardır. Umarım ki medyamız bu duruma düşmez.
Irak’ta Türkmen medyası ve basını uzun yıllardan sonra bir nebze olsun özgürlüğüne kavuşmuştur. 2003 ten beri Irak’ta yeni dönem, yeni rejim var. Ancak topluma karşı olan sorumluluklarını yerine getirirken; devletin de ona karşı sorumlulukları vardır. Sakın yanlış anlaşılmasın. Devlet müdahale etsin demiyorum. Fakat devletlerin toplumların kendilerini ifade edebilmeleri için bir takım kurumsal düzenlemeler yapmalıdır.
Irak hükümetinden Türkmen medyasına daha ilgi ve alaka bekliyoruz.
Destek bekliyoruz. Irak’ta bütün medya kuruluşları ile yan yana Irak’ımız için ne gerekiyorsa yapılabilmesi için elbette hükümetten destek bekliyoruz.
Taleplerimizin başında:
• Kerkük’te bir Türkmen Basın Konseyi binası istiyoruz.
• Türkmen basını için bütçede yer verilmesini istiyoruz.
• Pek çok iletişim mezunu olan Türkmen genci işsiz ve boşta. İletişim fakültelerinden mezun olan Türkmen öğrencilerini devletin televizyon ve radyo müesseselerinde kadroya alınmalarını istiyoruz,
• Yurtdışı mesleki iletişim eğitimlerinde Türkmen öğrencilerini mutlaka kontenjanlara dahil edilmelerini istiyoruz,
• Aramızda Irak Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı var. Sağ olsunlar bizi kırmadılar kurultayımıza katıldılar. İşte fırsat bu ya kendilerinden Türkmen basın mağdurlarını kucaklamalarını bekliyoruz. Cemiyet üyelik sınavlarında haber hazırlama, aktarmalarda Türkçe/Türkmenceye de ver verilmeli. Bu bir ana yasal haktır.
Türkmen gazeteciler için Cemiyete üyeliklerinin kaydını ve Irak basınında yer verilmelerini istiyoruz.
Bu arada iğneyi kendimize batıralım. Büyük Türkmen iş adamları var. Özel kanallar açmalarını, gazeteler çıkarmaları yani modern ifadeyle Medya Patronları olmalarını bekliyoruz. Bizimde medya patronumuz var diyelim. Göğsümüz kabarsın. Tabii bu öneride bulunurken Türkmen Basın Konseyi Deklarasyonun ilkelerini unutmamalarını peşinen hatırlatayım.
Evet değerli dostlar,
Medya çağımızın en önemli aygıtıdır. Silahı demek istemiyorum. Medyayı silahla bağdaştırmak hoşlanmadığım bir ifadedir.
Değerli Dostlar,
Pek çok Türkmen medya mensubunu aramızda görmek isterdik. Onlar da aramızda olmak için çok hazırlıklı idiler. Ancak bazı idari ve idareci problemlerden dolayı, izinleri iptal edildi ve gelemdiler. O arkadaşlar bilsinler ki, bu kurultayda onların nefesleri aramızda olup onları manevi delege olarak kabul ediyoruz.
Çok isterdik ki büyük ustadlarımızı aramızda görelim; Ata Terzibaşı, Ali Marufoğlu, Fuat Hamdi, Vahdettin Bahattin ve diğerleri… Ancak sağlık durumları ve yol meşakkati katılmalarını engelledi. Buradan kurultayımız adına hepsine saygı ve hürmetlerimizi gönderiyoruz.
5. Kurultayımıza dünyaca ünlü ve özellikle Irak’ı defalarca ziyaret edip gazetecilik adına gerçeklerin peşinden koşan ve yazılarına aktaran pek çok yabancı gazeteci ve medya mensubu var. Amerika Birleşik Devletlerinden, Fransa’dan, Almanya’dan, İsveç, İsviçre, Kanada ve İngiltere’den medya emektarı aramızdalar. Onlara ayarıca teşekkür etmek istiyorum. Onlarında fikirlerinden yararlanacağız elbette. Onlara da hoş geldiniz diyorum.
Kurultayımızın başarılı geçmesi için desteklerini esirgemeyen TİKA’ya, BYEGM’ne, Türk Akraba Topluluğu Daire Başkanlığına, Prespectiv Turuzim şirketine, Green Park otel yetkili ve çalışanlarına ve 6 aydan beri didinip çalışan hazırlık komisyonunda Mehmet Tütüncü ve Şükran Kayacı beylere teşekkür ederim.
Tabii bizleri kırmayıp sizler değerli protokol ve delegelerimize de ayrı ayrı teşekkür ederim.
5. TBK kurultayına tekrar hoş geldiniz
Kemal Beyatlı
Türkmen Basın Konseyi Genel Sekreteri
18 Mayıs 2013, Cumartesi
The Green Park Hotel – Pendik
mardi 21 mai 2013
5th Iraqi Turkmen Media & Press Conference - Istanbul MAY 18-19 2013
ITF European Union representative Dr. Hassan Aydinli and ITF Turkey representative Dr. Hicran Kazanci
5th Iraqi Turkmen Media & Press Conference - Istanbul MAY 18-19 2013
"The correct information and the right comment at the right timing"
Dr Barbara Aziz (USA); Dr Osama Mahdy - Journalist at Elaph; Gilles Munier (France) France Irak Actualité; Nermeen Al-Mufti (Moderator) Iraqi Journalist; Audday El-Katib Cezire TV; Abou Bekir Abulmajid (Egypt) Journalist; Merry Fitzgerald (Belgium) Europe-Turkmen Friendships.
The conference took place at The Green Park - Pendik Hotel & Convention Center, Pendik, Istanbul.
Shokran Kayaci, Journalist Biz Türkmeniz; Dr. Hassan Aydinli ITF EU Representative
Inscription à :
Articles (Atom)