lundi 30 mai 2011

Irak’ta Türkmenlere Yönelik Şiddet Neden Tırmanıyor

Irak’ta Türkmenlere Yönelik Şiddet Neden Tırmanıyor



Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı, hasankanbolat@orsam.org.tr




Mayıs ayının ilk haftasında Irak Türkmen Meclisi’nde alınan karara göre, Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) yeniden organize edilmesi kararlaştırılmıştı. ITC’nin yeni başkanı milletvekili ve ITC Kerkük İl Başkanı Erşat Salihi olmuştu. ITC’deki yeni siyasi yapılanma sürecinden bir hafta sonra 12 Mayıs’ta sabaha karşı Erşat Salihi’nin Kerkük’teki evine saldırı gerçekleştirilmişti. Ev korunmasına rağmen evin tavanında açılan delikten içeriye patlayıcılar atıldı, evin etrafına mayın döşendi. Böylece, Irak’ta ilk defa bir Türkmen lidere bu büyüklükte bir eylem yapıldı. Neyseki, Salihi ve ailesi evde iken yapılan saldırıda kimse zarar görmedi. Ancak, olay yerini incelemeden dönerken Kerkük Emniyet Müdürü Cemal Tahir’in konvoyuna da bir saldırının gerçekleşmiş olması saldırının oldukça organize ve ısrarlı olduğunu gösteriyor.



Irak’ta düşük yoğunluklu şiddet günlük hayatın parçası olmuş durumda. Irak’ın genelinde günde yaklaşık 10-100 kişinin hayatını kaybettiği şiddet günlük hayatı etkilemiyor. Irak halkı kitselleşmeyen şiddeti normal karşılamaya başlamış. Ancak, Salihi’ye yönelik saldırının Irak’taki herhangi bir saldırıyla karıştırılmaması gerekiyor. Nitekim, saldırının öneminden dolayı Türk Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yaparak saldırıyı kınamıştır (12 Mayıs 2011/ No: 126).



Erşat Salihi, muhtemel bir saldırıyı beklediklerini, ancak saldırı nedeniyle herhangi bir tarafı suçlayamayacağını söylemiştir. Olay, siyasi bir mesaj ise bu mesajın sahibi kim? Mesajın içeriği nedir? Irak’ın üç kurucu unsurundan biri olmalarına rağmen 7 Mart 2010 genel seçimlerine kadar Irak siyasetinde varlık gösteremeyen Türkmenler, ilk kez 3 bakanla temsil edilmeye başlanmış ve Kerkük Vilayet Başkanlığını seçimle elde etmişti. Türkmenlerin Irak siyasetinde yer almasından rahatsız mı olundu? Türkmenlerin siyaseti öğrenmesi mi rahatsızlık yarattı? Türkmenler üzerinde Türkiye’ye mesaj mı verilmek isteniyor? Yoksa, Türkiye’nin ve Irak Türkmenlerinin değişen Kürt politikası mı saldırılar da etkili oldu? Bu soruların cevaplarını aramak için yakın geçmişe bakmalıyız.



ITC, 1995’de Erbil’de kurulmuştu. O zamanlar Türkmenlerin sloganı “Erbil Türktür, Türk kalacak”dı. Ancak, PKK’nın Irak’ın kuzeyinde barınarak Türkiye’ye sızması, PKK’nın faaliyetlerine Irak Kürtlerinin müsaade etmesi Türkiye ve Irak Türkmenleri ile Irak Kürtlerinin arasının açılmasına yol açmıştı. 2003’de ABD işgali sonrası ITC merkezini Kerkük’e taşıdı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin oluşturulması ve ITC’nin ‘Kürdistan’ adını kabul etmemesi, KYB ve KDP’nin haritalarında bölgesel yönetimin sınırları içinde Kerkük’e yer vermesi taşınmada etkili olmuştu. Kürkük’e taşınan ITC ile birlikte Türkmenlerin yeni sloganı “Kerkük Türktür, Türk kalacak” olmuştu.



Son yıllarda Türkiye’nin Kürt politikasında yumuşamanın Irak Kürtleri ile ilişkileri de etkilemesiyle birlikte Irak Türkmenleri ile Irak Kürtleri arasında da bahar havası esmeye başlamıştır. Bu bahar havası Türkmenlerin Kerkük Vilayet Başkanlığını seçimle elde etmesine de yardımcı olmuştur. Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’nu açması, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Sanayi Bakanı Çağlayan, İçişleri Bakanı Atalay’ın ziyaretleri sonrası Başbakan Erdoğan’ın da 29 Mart’da Erbil’i ziyaret etmesi, KDP’nin kongresine ITC’yi davet etmesi, ITC’deki değişime Kürtlerin olumlu yaklaşımı ve Salihi’yi tebrik eden ilk siyasi partilerden birinin KYB olması, 2003’den beri Erbil bürosu kapalı olan ITC’nin Erbil’de yeniden büro açmaya hazırlanması Türkiye ve Irak Türkmenleri ile Irak Kürtleri arasındaki güven bunalımının büyük ölçüde aşılmasına yol açmıştır. Ancak, bu yeni denge yeni kutuplaşmaların da önünü açmıştır. Tartışmalı bölgelerde Kürtlerin nüfus ve siyasi yönden yayılmasından giderek daha fazla rahatsız olan egemen güçler Türkiye’nin ve Irak Türkmenlerinin uzlaşmacı politikalarından rahatsız olmuştur. Nitekim, 15 Şubat’ta Kerkük’te üç Türk işçisi kaçırılarak Kerkük-Reşad’a bağlı bir Arap köyü olan Dogmat’da 70 gün tutulmuş, son 7 gün de sadece plastik bir boruyla nefes alabilecek şekilde bir çukura gömülmüşlerdi.



Bölge Araplarını yok sayacak hiçbir çözüm önerisinin Kerkük’e ve tartışmalı bölgelere huzur getirmeyeceği açık bir gerçektir. Aynı şekilde, Türkmenler ve Kürtler de yok sayılamaz. Bu nedenle, bölgede taraflar arasındaki diyalog arayışlarının dengeler gözetilerek yapılması tansiyonun düşmesine yardımcı olacaktır.



29 MAYIS 2011

http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1989

Aucun commentaire: