Korku, Engelleri Aştık biz...
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Irak Türkleri için korkunç ve ürpertici yaşantılar hazırlayanlara Saddam rejimi ve ömrü billah düşman güçlerin oyuncağı olmaktan öteye gitmemiş, hep dış güçlerle el ele yürümüş –sözüm ona feodal aşiret reisi, işbirlikçiler Türk halkına karşı fırsatçı ve acımasız oldular.
Türkmen milletine Saddam rejimi gibi türlü baskılar uyguladılar: İşkenceler, tertip ve tuzaklar bir yandan, bir yandan hukuksuz özgürlüklerini ellerinden aldılar, yok ettiler veya yerlerinden yurtlarından ettiler ve etmeye çalışmaktadırlar. Mallarını mülklerini yağmaladılar.
Acı çileyle, sürgünle yok etmeye, haklarını gasp etmeye devam etmeleri yetmedi, özellikle Türkmen şehri Kerkük’e, yine bir ölçüde yerlerinden yurtlarından ettikleri başka unsurları getirip yerleştirdiler.
Olay petrol ve feodal güçlerin güç gösterisi sorunudur.
Bunları gerçekleştirmek için dünyanın gözüne baka, baka sistemli, planlı faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Sanki dünya “üç buçuk eşkıya”ya teslim
Edilmişte Türk’ün yok edilişine hepten karar verilmiştir.
Görünüşe göre sanki mazlumların gücü sahibi kalmamıştır…
Ama Irak Türkleri hale bu maceraya karşı dayanıp durdular, korkmadılar, susmak bilmediler, her yerde haklarını aramaya gösterişlere katıldılar, şehitler verdiler, irada gücü ile zorluğa karşılık verebildiler.
Acıya, işkenceye, baskıya, çileye dayandılar durdular varlıklarını tüm dünyaya bildirdiler.
Çünkü Türk milleti olarak gururumuz, İlkemiz her şeyden üstündür, Eski dönemde Kerkük’te, Altunköprü, Tuzhurmatu ve başka Türkmen topraklarında, diktatör rejimi güvenlik, istihbaratı, her tarafı sarmıştı, hatta öyle bir duruma gelmiştir ki, millet kendi evinde ailesi içerisinde siyaset, Türkçülükten, Milletten, Kerkük ve öteki Türkmen yerlerinden ve ortalarında anne dilleriyle konuşmak, Türkçe türkü söylemekten, kitap, gazete, dergi okumadan dertleşmekten bahsetmeye çekiniyorlardır.
Kardeş, kardeşten, baba, oğuldan herkes birbirinden korkuyordur.
Yüzlerce genç, yaşlılarımızı boşu boşuna idam ederek kurşuna dizerek, birçoğunu da yıllar boyunca Türkçülük, milliyetçilik ile suçlayarak mahpushaneye atmışlardır.
Ama ne yazık demokrasi geldi diye sevindik buda çok sürmedi yine işbirlikçiler, Saddamcılar ve kopyaları iş başında hep eskiden yaralandıkları gibi bugünde onlara daha fazla önem verilmektedir, Mücadeleci dava adamları, şehit aileleri ve hapis, ,işkence görenler arka planda kalarak onları her bir türlü baskı ile yok etmeye çalışıyorlar
Ama bir türlü onlara karşı yüz be yüz duramıyorlar, güçleri yetemiyor millet arkalarında olduğundan dolayı.
Çünkü onlar yiğittiler, kahramandılar, korkuya, ölüme bile aldırmadan milli mücadele davalarını kanlarıyla, canlarıyla sürdürmektedirler.
Bizler geçmişte olduğu gibi bugünde
Değer arzularımızı beslemekle, varlığımıza göz koyan gururumuzu, özgürlüğümüzü hiç etmeye çalışanların karşısında, Ercesine korkmadan durarak, hiç kimsenin bizde hakkı yoktur, yalnız kendi başımızla, kanımızla, canımızla özgürlüğümüz için, mücadelemiz için, döktüğümüz arı temiz kanları meydanları kınamıyoruz.
Türklükle iftihar ederek yüce, Ulu şehitlerimizi anarak, acılarımızın tekrar geriye dönmesini isteyenlere ve tahta oturmayı hayal edenlere, sevenlere hiç
Hoş geldin demiyoruz, tahta oturanlar kutsal görevlerin düşünmelidirler, parayı masayı, sandalyeyi unutmalı, yalnız şehitlerin kanına, Türkmeneli Kerkük’e
and ederek, düz doğru milli yolda gönülden, çalışarak Türkçülük milliyetçilik görevini sağlam olarak yerine getirmeli,
Saddam cellât gibi, kendi milleti için diktatör olmamalı, çünkü her lideri millet lider eder, beğenmezse de millet onu yok eder düşürür, tahtan atar, indirir Dünyada
Ortadoğuda olduğu gibi.
En büyük sorunumuz korku idi, ama bugün bir kıyıcı diktatöre karşı, bunu aşarak, cellat Saddam düştükten sonra, yerini İşbirlikçi partiler, ajanlar, alınan insanlar alarak, onun yapmadığını Türkmen milletine karşı onlar uygulamaktadırlar.
Biz büyük bir milletiz, kendimize güveniriz, gururumuz, benliğimiz, varlığımız için her adımda ilerlemekteyiz.
Saddam yönetiminde kapkaranlık, dünyamızı çalışma, yorulmayla aydınlatarak, bu günde milli yolumuza, Saddam rejiminin düşmesi, halkın ayaklanması, ve karşı durması, irade ve sabırla, mücadeleye başlayarak, onları korku ve endişe içerisine sokmalı....
En büyük zulüm ve vahşete karşı duran, Irak Türkleri toprak, yurtlarımızı, köy, yerlerimizi, pisliklerden, kıyıcı kötülüklerden, zalimlerden, Türk düşmanlarından, işbirlikçilerden kurtarmak için, neler yaptığımızı dünya biliyor, Bunu, hiç kimse inkâr edemez, bizler yüce Türk milletinin oğullarıyız, baş eğmeden kimseye, ırkımızdan, Türklüğümüzden ölürüz hiçbir zaman tavız vermeyiz.
Tüm dünya basını ve yayınları buna şahittir, Duymayan duysun, bilmeyen bilsinler, bizler Irak’ta, büyük milletiz, bu toprakları biz kurduk, gelişleştirdik, uygarlık yaptık, tarih yazdık bizlerden önce bu topraklarda, hiçbir millet devlet yokmuş 6 devlet imparatorlar korduk, Irak Türkleri olarak tarih boyu bu topraklarda Devletler, bizim elimizle hüküm sürmüştür, korkmadan her türlü facia ve kaygı zulüm, işkence karşısında durup yenilmeden varlığımızı gösterdik, Bizi yok eden ve hayatımızla oynayan insanlara, hiç fırsat vermeyeceğiz.
Tarihimizin, hayatımızın kararmasını bilmiş ve anlamışız buna göre yolumuza başlamışız, bu nedenle tüm haklarımızı koruyarak başarmalıyız.
Ey kıralar, tiranlar, despotlar, kıyıcı diktatörler, dünyaya hâkim olmak isteyenler, bu mazlum insanların kaderinde oynayanlar, biraz kendinize gelin, önünüzü düşünmezseniz sonunuzu düşünün, bu dünya çok padişahlara, başkanlara hiç kimselere kalmamış ve kalmayacaktır.
Acaba sonunuzun, hesabından korkmuyormuşsunuz, utanmıyormuşsunuz.
Sizlerde, Saddam ve Saddamcılar, bu kutsal Türkmen toprak yerlerini kendilerine mal edenler, Türk yurdu Kerkük'ü kendi topraklar, malları sayanlar, artık sonunuz geldi, biz büyük Türk dünyasını, birleştireceğiz birliğimizi koracağız isterseniz, istemezseniz de bu topraklar, bu yerler bizlerindir ve bizlerinde kalacaktır.
Büyük tarihli, kültürlü, onurlu, töreli, güçlü atılgan yiğit Türk milleti ile bizler varız var olacağız.
Türkmenler, Azerbaycan Türkleri, Batı Trakya, Roman, Yunan, Makedonya, Ahıska, Batı Avrupa, Avustralya, ABD Türkleri, Dağıstan, Kuzey Osetya, Gagavuz,
Kara kaplak, Kırım, Tatar Doğu Türkistan,
Uygur Türkleri, Afganistan, Bulgaristan, Irak, Erdebil, Urumya, Türkmen Sahra, Tebriz, Tahran, Horasan, Kaşğar, Halaç, Zen can, Hehadan, Kazvin Türkleri, Irak Kerkük, Kale Hıristiyanları , Musul, Erbil, Diyala, Telafer, Bağdat Türkleri, Sincan, Telafer, Aziziye Türkleri…
Moğolistan ,Nugaya, Suriye, Heleb, Dımışk, Lazikiya, Hasaka, Teslima Türkleri, Kosova, Sancak, Baş Kurt isten, Çavuş isten, Yakut isten, Hakas, Altay , Tava, Kara çay, Kabart ay, Balkar, İnguşe Sibirya, Kızıl deriler, Filistin Ehzan, Cenin, Adana köy,Türkleri, Kahire, Cezayir, Tunus, Libya, Kıbrıs,Urdun, Hicaz, Şam Türkleri Türkmenistan, Azerbaycan, Türkistan, Kırgız, Özbekistan , Kazakistan, Tacikistan, Kara bağ, Çeçenistan, Bosna Hersek, Arnavutluk… Ve tüm dünya Türkleri birdir, bir gönül, bir eldiler, bir dildiler; hiç bir mezhep, din, renk ayrımı bizde yoktur ve olmayacaktır, çünkü bir yürek bir gönülüz.
Bundan dolayı bizler her Türk’e kanımızla, canımızla, malımızla her bir şeyimizle, yardım edersek öz milletimize yardım etmek oluyoruz ve hiçbir kimseye de ajans uşak olmayacağız. Türk milleti her nerde olursa olsun, kendi milletimizdir, kendi kanımızdır, canımızdır.
Türklük davamızdan bizi hiç bir güç kuvvet ayıramaz Atasözümüzde olduğu gibi, Et tırnaktan ayrılmaz.
Düşmanlar bizleri bir mezhep, iki din, üç, dört ülke, bu Türk’tür, bu Türkmen’dir, bu Azarıdır, bu Afşar, bu Gagavuz’dur diye ayırtmak istiyorlar, ama bunlar bu boş kafayı kötü davranışları iç, dış düşmanlıkları kin beslemekleri, hainliklerini yeter bıraksınlar,
Bizim varlığımızı unutmayacağız,hakkımız öcümüz her nasıl olursa alınacaktır, bizleri sevmeyenler kıyıcılar doğdukları günlerine pişman olacaklardır..
Düşmanlarda bunu iyi bilsin bir karış anayurt, baba ocağı topraklarımız Kerkük, Musul, Erbil’den ve Türk dünyamızdan ayrılamayız, vazgeçmeyiz, ölene, can verene kadar.
Başkaları ne derse desinler, bizler Türk’üz, Türk kalacağız, Anavatanımız Türkiye’dir ve nerde bir Türk varsa oradan sınır, topraklarımız başlayacak,
Oralarda Türkçülük, milli bayrağımız dalgalanacaktır.
Rahmetli büyük Atamız Mustafa Kemal Paşa Atatürk, ne kadar güzel belirtmiştir:
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!”
Tarihimiz Uludur yücedir milli yorumumuz da bu, ne yazık ki. Hem yazık, hem tarihimiz mücadelemiz anlamamız geregir toplumuzu biran önce uykudan kaldırmalıyız, ona göre hesap kitap etmemiz gereken çıplak gerçekte bu değil midir?
Rahmetli Türk Başbuğu Türkeş’in, tarihe gönderme yaparak belirttiği,”Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” gerçeği, ne yazık ki uzak kalan bir bölüm kardeşlerimiz Türk’e, Türk dünyasına yakınlık, ilgi göstermemiş gerekmektedir yanlarında olmalıyız, sahip çıkmalıyız kendisini doğru Türk bilenler artık korkuyu unutsunlar Türkler yiğittir, yiğit, kahraman kalmalıdırlar.
Inscription à :
Publier les commentaires (Atom)
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire