samedi 11 juillet 2009

Osmanlı´nın Musul modeli yeniden oluşuyor



Osmanlı´nın Musul modeli yeniden oluşuyor


http://www.kerkukmedya.com/index.php?action=view&id=434&page=1


Uluslararası Kriz Grubu´nca hazırlanan rapor, Türkiye´nin bölge etkisi ve Kerkük konusunda ilginç tespitlerde bulunuyor.

Perşembe, 09 Temmuz 2009

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi

Uluslararası Kriz Grubunun "Irak ve Kürtler" raporunda, Irak´ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, "komşularına ve Bağdat yönetimine karşı koruyucusu ABD´nin kaybedeceği beklentisiyle, tek gerçekçi alternatif olan Türkiye´ye yöneldiği" iddia edildi. Merkezi Brüksel´de bulunan Amerikan düşünce kuruluşunun raporunda, Kürt liderlerinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2007 yılındaki ikinci seçim zaferinin ardından, "Türkiye ile anlaşma ihtiyaçlarını açıkça konuşmaya başladıkları ve bunun ardından ilişkilerin istikrarlı şekilde geliştiği" anlatıldı.

KERKÜK SORUNU´NUN ÇÖZÜMÜ İÇİN TARAFLAR BİRARAYA GELMELİ Raporun asıl konusunu oluşturan Kerkük Sorunu´nun çözümü konsuunda taraflara tavsiyelerde bulunan raporda, ABD, Bağdat Hükümeti, Kuzey Irak´taki bölgesel yönetim ve BM sorumlu taraflar olarak zikredildi. Raporda, bölgede 25 Temmuz´da yapılacak seçimler ve 2010 Ocak ayında tüm Irak´ta yapılacak parlamento seçimleri öncesinde herhangi bir anlaşmaya varmanın zor olduğunu belirtildi. Tarafların, ABD´nin Irak´tan ayrılması ile tehlikeli bir ayrışmanın ortasında kalabileceğini belirten raporda, kuzeydeki Kürt bölgesini Irak´ın geri kalanından ayıran "tetik çizgisi" boyunca çatışmaların yaşanabileceği ifade edildi. Bunu önlemenin yolunun ise tarafların birbirleriyle müzakere etmesinden geçtiğini belirten rapor, seçimlere kadar kurulacak geçici bir bilgilendirme mekanizmasının ve tarafların tek taraflı adımlardan kaçınmasının çözüm yolunda önemli safhalar olduğu belirtildi.

KÜRTLER TÜRKİYE İLE İTTİFAK YAPMAK ZORUNDA Raporda, Irak´ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani´nin özel kalem müdürü Fuat Hüseyin´in şu sözleri aktarıldı: "Eğer (Iraklı) Şiiler İran´ı ve Sünniler Arap dünyasını seçerse, Kürtler de Türkiye ile ittifaka girmek zorunda kalacak. Türkiye´nin de bu kapsamda Kürtlere ihtiyacı olacak.

Biz Türkiye ile birlikte olmak zorundayız ve Türkiye açısından bakarsanız Irak´ta bizden başka dost ya da ortakları yok." Raporda, Mesud Barzani ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında henüz görüşme yapılmamış olsa da Kürt yetkililerin üst düzey Türk yetkililerle birçok kez bir araya geldiği hatırlatıldı. "Tüm bu gelişmelerin, Osmanlı sonrası Türkiye´nin hak iddia ettiği ´Musul vilayeti´ fikrini yeniden canlandırdığı" kaydedilen raporda, "şaşırtıcı bir şekilde bu kez isteğin Türk milliyetçi çevrelerinden değil, üst düzeydekiler dahil Kürt tarafından geldiği" ifade edildi. Raporda, isim verilmeden Irak´ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden ve Türkiye´den üst düzey yetkililerin Uluslararası Kriz Grubu´na yaptığı açıklamalara da yer verildi.

TÜRKİYE İLE BİRLİKTE OLMAYI TERCİH EDERİM Irak´ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin adı açıklanmayan bir yetkilisi, "Bağımsız olmak hakkımız, fakat bu olmazsa ben Türkiye ile olmayı Irak´la birlikteliğe tercih ederim. Çünkü Irak demokratik değil" diyerek, tek çıkış yolunun bölgenin "Musul vilayeti" adıyla Türkiye´ye, Türkiye´nin de kendi içindeki Kürtlerin durumuna çözüm olarak AB´ye katılması" olduğunu ifade etti. Buna karşın Ankara´nın Iraklı Kürtlerle "resmi birliktelik" seçeneğine sıcak bakmadığı kaydedilen raporda, adı açıklanmayan üst düzey bir Türk yetkilinin şu görüşlerine yer verildi: "Iraklı Kürtlerle ekonomik birliktelik gelecekte mümkün. Fakat bu resmi değil, fiili bir birliktelik olmalı. Biz Irak´ın bütünlüğünü korumasından yanayız. Irak, bölgedeki etnik ve mezhepsel dengenin barometresi gibi.

Fakat ekonomik teşvikler mümkün. Bağdat´la anlaşarak Kürt bölgesiyle sınırımızı esnek hale getirip ekonomik (serbest) bölge oluşturabiliriz." TÜRKİYE, KERKÜK´TE NÜFUZ SAHİBİ OLACAK Barzani´nin özel kalem müdürü Hüseyin, Kürt yetkililerinin, Başkan Barack Obama´nın açıkladığı takvime uygun olarak ABD´nin Irak´tan çekileceğine ve bunun sonucunda Irak´ın çökeceğine ikna olduğunu belirtti. Hüseyin, "Kürtler bu şartlarda Türkiye´nin koruması altında rahat ederken, bunun karşılığında Türkiye´nin, Kerkük´teki dev rezervler dahil, Irak´ın kuzeyindeki bölgenin petrol ve doğal gazına doğrudan erişim imkanı elde edeceğini ve dolaylı yollarla Kerkük´e sahip olacağını" ileri sürdü.

Uluslararası Kriz Grubu´na göre, bölgedeki gelişmeleri dikkatle izleyen Ankara ise Irak´ın kuzeyinde Türk girişimcilerin yatırımlarını teşvik ederek bölgedeki petrol ve doğal gazın ihracat kapısı olmak istiyor. İran´ın Irak üzerinde etkinlik kazanmasını istemeyen Ankara, bu riski azaltmak için bir yandan merkezi hükümeti güçlendirmek amacıyla Bağdat yönetimiyle bağlarını geliştirmek isterken, diğer yandan Mart 2009´da Basra´da konsolosluk açarak ülkenin güneyindeki "İran etkisini sınırlandırmayı" hedefliyor. Raporda, "Ankara´nın çıkmazı, Amerikan ordusunun ayrılmasının ardından (Irak´ta) ne olacağını bilmediği için tüm yumurtalarını Bağdat´ın sepetine koyarak Kürtleri yabancılaştırma riskini almak ile İran´ın güçlü etkisi altındaki geleceğin Irak´ıyla arasında bir tampon bölge oluşturmak için kuzeydeki bölgesel yönetimi destekleyerek Bağdat´ı kızdırmak arasında kalması... Etkili olmak için bahislerini koruma altına alarak, her iki tarafla ilişkilerini dengeliyor" deniliyor.

TÜRK PETROL ŞİRKETLERİ KUZEY IRAK´TA Raporda, Genel Enerji ve PetOil gibi Türk şirketlerinin "Ankara´dan aldıkları yeşil ışıkla" Irak´ın kuzeyinde faaliyet gösterdiği ve "ileri kol" rolü oynadığı öne sürüldü. Uluslararası Kriz Grubu raporunda, Irak´ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, Türkiye üzerinden AB´nin doğal gazda Rusya´ya bağımlılığını azaltacak Nabucco projesine doğal gaz arzını başarması halinde, Bağdat yönetimiyle ilişkilerde elini önemli ölçüde güçlendireceği savunuldu.

Aucun commentaire: