vendredi 25 février 2011

Türkmeneli Vatanımız...



Türkmeneli Vatanımız…

Editör’den



Lisede olduğum yıllarda rahmetli Remzi Oğuz Arık’ın “Coğrafyadan Vatana” adlı eserini okumuştum. Bu eserin hem başlığı, hem de içeriği beni etkileyen kitaplardan biriydi. Kitaptaki yazılar, coğrafya dediğimiz toprak parçasına anlam kazandıran unsurların neler olduğunu dile getiriyordu.



Bu unsurlara göre vatan kavramı üzerinde sürekli düşünen biri olarak, ömür boyu bakışımı zenginleştirmeğe çalıştım. Hatta günümüze kadar bu hususta, haddim olmayarak öğrencilere yönelik seminer programları yaptım ve yapmağa devam ediyorum.



O zaman anladım ki her toplum yaşadığı coğrafyada vatan bilincine vardığı zaman, o coğrafya o toplum için büyük anlam kazanır. Böylece yaşanan o toprak parçası, kuru bir coğrafya olmaktan çıkar ve vatan denen aziz bir varlık olur.



Bunları neden anlatmak ihtiyacını duydum dersiniz? Sebebini açıklayayım: Bizim topluma, yani Irak Türkmenlerine yüce Allah, adına Türkmeneli dediğimiz topraklarda yaşamayı nasip etmiştir. Bu bizim kısmetimiz, kaderimiz, alın yazımız… Bu topraklar üzerinde bin yıldan beri varlık gösteriyoruz. Acı, tatlı, sevinçli, felaketli, üzüntülü, ferahlı yıllarımız olmuştur. Ölmüşüz, öldürülmüşüz, öldürmüşüz; vatanımızı, topraklarımızı, ırzımızı, namusumuzu korumuşuz. Şerefimize leke sürülmesine izin vermemişiz. Ezilmişiz, belki horlanmışız, yokluk ve yoksulluk çekmişiz ama başımız dik, alnımız açık yaşamışız. Varlığımızla, dilimizle ve onurumuzla bugünlere gelmişiz.



Bizim vatan sevgimiz, bizim millet aşkımız, bizim yurt sevdamız dağlarcadır belki. Ancak çoğu zaman yaşadığımız coğrafyanın anlamını ifade edemiyoruz. Kendi coğrafyamız olan vatanımız Türkmeneli üzerine hayal kuramıyoruz. Hayal kuramadığımız için, geleceğimizi inşa etmek yolunda proje de üretemiyoruz. Ufkumuz kapanık, gözümüz bulanık, çevremiz fesat dolu ve herkesin eli kirli çamaşırlar içinde… Dostluklar ve dava arkadaşlıkları rafa kaldırılmış, kimse birbirini sevmiyor.



Biz milliyetçiyiz, ama başka milletlere de nefret duymayız. Hiçbir bir millet ve toplumu da aşağı görmeyiz. Vatanımızı, yaşadığımız toprakları severiz, her şeyden de çok milletimizi evet Türkmenleri severiz… Bir Türkmen’in parmağının incinmesi, bizim kalbimizi kanatır. Bunu diyebilmek güzel de, bu duyguları yaşamak esastır.



Bir zamanlar vatan, millet, Sakarya diye bu ulvî duygulara alay edenleri; bizim karnımız böyle şeylere toktur diyenleri de biliriz. Menfaatleri uğruna vatan-millet toplantılarının ön sıralarında oturmak için, işi pişkinliğe vuranları da çok görmüşüz ve iyi tanırız. İşin en güzel tarafı bunları bizim Türkmen toplumu da çok iyi bilir ve tanır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.Bin yılı aşkın bir zamandan beri Türkmen toplumu, yaşadığımız bu topraklarda var olan, yaşayan, ayakta duran insanlar bizim kardeşimizdir. Bin yıl boyunca bu topraklarda olup biten her şey, bin yıl boyunca bu topraklar üzerindeki maceramız, iyi tarafı ve kötü tarafıyla bizim tarihimizdir. Bu tarih şeref ve şan ile doludur. Bu tarihî macera bir bütündür ve geçmişimizdir. Tarihimizde bize ihanet edenleri, bizi arkadan vuranları biliriz ve iyi tanırız. Allah’a şükürler olsun ki, bugüne kadar kimseyi arkadan vurmamışız. Tarih sayfalarında Türkmenlerin ihanetini zikreden bir tek kelime yer almamıştır. Çok şükür tarihimizde utanılacak bir lekeli sayfamız yoktur.



Bizim vatan ve millet anlayışımızın ne olduğunu merak edenler için de açıklamak isteriz. Vatanımız Türkmeneli, Telafer’den ta Mendeli’ye kadar uzanır. Efkenni, Şeyh İbrahim, Reşidiye, Selamiye, Karakoyunlu, Karayatağ, Şennif, Gökçeli, Nebi Yunus bizim için vatandır… Erbil, Altunköprü, Kerkük, Tazehurmatu, Kümbetler, Yayçı, Tirkâlan, Leylan, Tercil, Beşir, Çardağlı bizim vatanımız. Tavuk, İmam Zeynelabidin, Tuzhurmatu, Kifri, Amirli, Bastamlı, Yengice, Karanaz, Çardağlı, Muratlı (Süleymanbeg) ve bütün Bayat köyleri mukaddes vatanımızdır. Hanekîn, Karatepe, Kazaniye, Mendeli ve Aziziye vatanımızın hayırlı ve bereketli vatan topraklarıdır.



Bu coğrafyada yer alan dağlarımız, akarsularımız, yeşil ovalarımız bizim vatanımızdır. Türkmeneli’yi anavatan Türkiye’ye bağlayan Karaçuğ dağları, mor dumanlı Himrin dağları bizimdir. Dicle nehri, Zap suyu, Telafer’de Subaşı, Hasa Çayı, Aksu gözyaşlarımız kadar azizdir.



Telafer Kalesi, Erbil Kalesi, Kerkük Kalesi bizim vatanımızdır. Musul’un Ulu Camisi, Erbil’in Çöl Minaresi, Kerkük’ün Danyal Peygamberi, Tavuk’un Minaresi göğe doğru yükselen vatanımızın nişaneleridir. Sultan Saki, Yel İmamı, İmam Kasım, İmam Ahmet, Ocağ Tepesi, Hernüklü İmam vatanımızın ziyaretgâhlarıdır. Kerkük Kışlası, Topkapı, Yedikızlar, Kayseri, Nakışlı Minare, Helvacılar, Korya Bazarı, Cırıt Meydanı, Molla Kavun Camii vatanımızın adresleridir.



Destanlarımız, efsanelerimiz, hikâye ve atasözlerimiz vatanımızın sınırlarıdır. Vatanımız Kaçakaç destanı, Arzu-Kamber hikâyesi, Title-Bitle masalıdır. Biz vatanımızda türkülerimizle, hoyratlarımızla yaşarız. Yüreğimiz, dileklerimiz, düşünce dünyamız, gülmemiz, ağlamamız, kısaca kimliğimiz türkülerimizde saklıdır. Telafer’in Yırları, Erbil’in Kerem’i, Kerkük’ün Divanı, Tuzhurmatu’nun Kızıl’ı Matarı’sı bizim sınır taşlarımızdır. Baba bugün, bile yoldaş, kurban gene vatanımızın dilidir.



Vatanımız Rıza Abbo’dur, Şahaba’dır, Hacı Cemil Kapkapçı’dır, Erbilli Haydar’dır, Molla Taha’dır, Osman Teplebaş’tır, Mustafa Kalayı, Reşit Küle Rıza, İzzettin Nimet, Mustafa İlik, Abdülvahit Küzecioğlu, Abdurrahman Kızılay’dır. Şükür Hayara’dır, Malallah’tır, Topal Rıza, Molla Ali Merdan Miye’dir.



Vatanımızın baş tacı Fuzûlî’dir, Garibî’dir, Şeyh Fâiz’dir, Abdullah Safi’dir, Yakup Ağa’dır, Abdurrazzak Ağa’dır, Dede Hicrî, Mehmed Sadık, Reşit Akif, Esat Naip, Nazım Refik Koçak’tır, Ata Terzibaşı’dır.



Vatanımız Musalla Kabristanı, Şehitler Mezarlığıdır. Sıra dağlar gibi vatanımızı bekleyen şehitlerimizin şanıdır. Ata Hayrullah’dır, İhsan’dır, Cahit’tir, Avcı Kardeşlerdir, Cihat-Nihat Emel’dir. Abdullah Abdurrahman’dır, Nejdet Koçak’tır, Rıza Demirci’dir, Adil Şerif’tir; Halit Akkoyunlu, Mehmet Korkmaz, Yaşar Mehdi, Mehmet Reşit’tir. Mukaddes kitabımız Kuran’ımız, Hazret-i Peygamberimiz, mevlidimiz, tenzilelerimiz, ilahîlerimiz bizim vatanımızdır. Cennette şefaat dileklerimizin güvencesi vatana olan bağlılığımız ve sevgimizdir.



Amma da uzattın ha, demeyin lütfen. Saymakla tükenmeyecek kadar vatanımızın vazgeçilmezleri vardır. Ben saymaktan yoruldum, siz okumaktan yoruldunuz biliyorum. Sayamadıklarımız için ne olur kimse bana gönül koymasın. Bir iki cümle daha söylemek isterim.



Vatanımız Türkmeneli… Türkmeneli Vatanımız… Dostumuz var, düşmanımız var… Düşmanlar bildiğini eyler, ancak bizi dostlarımızın davranışları ve izleyecekleri yol yakından ilgilendirir. Yaptıkları hatalar hepimize zarar verir. Daha önce yapıldığı gibi bizlere çok zaman kaybettiren yanlış politikaların acısını çekmişiz; bunların tekrarından endişe ederiz.



Bizim topraklarımıza göz koyanlarla işbirliği yapmak, onların politikalarına destek vermek bizi yaralar, bizi incitir. Bundan üzüntü duyarız da fazla belli etmeyiz. Fikrimiz sorulduğu zaman da doğru bildiğimizi söyleriz. Ancak gözyaşımızı içimize akıtırız da açığa vurmayız. Duruşumuz yine dik olur.



Vatanımız Türkmeneli’yi ziyarete niyetlenen Türkiyeli konuklarımızı bekledik; bize şeref verecek olan siyasî büyüklerimizi karşılamak için yollara döküldük. Gözümüz yollarda kaldı. Gelmediler, gelemediler. Canları sağ olsun…



Onları yönlendirenler mi engelledi, önemli işleri mi çıktı, bilemem. Rivayet ve dedikodu üzerine yorum yapmak da, bizim millî terbiyemize uygun düşmez. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkmeneli’yi ziyaret etseler de, etmeseler de, Türkmenlerin Anavatan Türkiye’ye karşı olan sevgi ve saygıları eksilmez. Canları sağ olsun…



Vatanımız Türkmeneli’yi ziyaret etseler, ne kadar sevildiklerini, Türkmenlerin onları nasıl bağrına bastıklarını göreceklerdir. Gelmeseler de yine canları sağ olsun…



Biz yüz yıllardan beri vatanımız Türkmeneli’ndeyiz. Önümüzde daha nice yüz yıllar var. Her zaman bekleriz. Siz bizi unutsanız da, biz sizi unutmayız. Bizim sevgimiz geçici değil, ölünceyedir… Binlerce Türkmen bu sevda ile ömrünü tüketmiştir ve niceleri daha tüketmeye devam edeceklerdir. Yeter ki sizin canlarınız sağ olsun…



Evet, Türkmeneli vatanımızdır. Yalnız da, sahipsiz de kalsak, Allah’tan başka kimseden yoktur korkumuz. Çünkü biz: Baş eğmeyiz edâniye dünya-yı dûn içünAllah’adır tevekkülümüz i‘timâdımızdiyen Bakî’nin torunlarıyız.



Kaynak: Kardaşlık 49. sayı

Aucun commentaire: