Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Artık klişe haline gelen söylemle Irak’ın denge noktası Kerkük’te yeni bir dönüşüm yaşanıyor. ABD’nin 2003’te Irak’a girişinin ardından Kerkük’e yönelik Kürt gruplar tarafından yapılan haksız müdahaleler ve sonrasında ABD yönetiminin Kerkük’teki yönetim dengesini Kürt grupların lehine oluşturması, Kerkük’teki anlaşmazlıkların odak noktası haline gelmiştir.
Saddam sonrası dönemde il yönetimlerinin belirlenmesi amacıyla her vilayette olduğu gibi ve bu çerçevede Kerkük’te de seçimler yapılmıştır. Ancak seçim, ABD’nin yanlı tavırları sonucunda sıkıntılı geçmiştir. Seçim için kentteki Türkmen, Arap, Kürt ve Asurî grupların her birinden 39, toplam 156 temsilci il meclisinin 24 üyesini, ABD'nin “bağımsız” delege olarak Kerküklü işadamları ve aşiret liderleri arasından seçtiği 144 temsilci ise ABD güçlerinin onayına sunulacak 12 kişilik “bağımsız” listeyi belirlemek için sandığa gitmiştir. Her grubu temsilen altışar kişi seçilerek il meclisinin 24 üyesi belirlenmiştir.
Bağımsız olarak seçilen 12 adaydan da dönemin ABD güçlerinin komutanı General Reymond Odierno, il yönetimindeki 6 kişilik bağımsız adayı tespit etmiştir. Ancak Türkmenler ve Araplar, ABD'nin bağımsız delegeleri belirleme tarzı, seçilen 144 delegenin büyük çoğunluğunun Kürt olması ve belirlenen 6 bağımsız temsilcinin de 5’inin Kürt olmasına itiraz etmiştir.(1)
İtirazlara rağmen Odierno kararı onaylamış ve ardından belirlenen il yönetiminde vali, vali yardımcıları ve konsey başkanı seçilmiştir. Oluşturulan 30 kişilik il yönetim heyeti Kürt asıllı Aburrahman Mustafa’yı vali olarak seçmiştir. Ayrıca meclis başkanı olarak da Mehmet Tahsin Kâhya, iki vali yardımcılığının birinin Arap diğerinin ise Türkmen olması kararlaştırılmıştır.(2)
Ancak bu durumu Türkmenler ve Araplar protesto etmiş ve bu haklarını kullanmamıştır. 30 Ocak 2005’te yapılan ilk yerel seçimlerde Kürt gruplar 41 üyeli il meclisinde 26, Türkmenler 9, Araplar ise 6 sandalyeye sahip olmuştur. Kürt grupların Kerkük yönetimindeki ağırlığı elde etmeleri nedeniyle, hem vali hem de vilayet meclisi başkanı Kürt gruplar tarafından belirlenmiştir.
Türkmen ve Arap üyeler Kürt grupların Kerkük’teki haksız uygulamalarını gerekçe göstererek, vilayet yönetimini çok kez protesto ederek, yönetimden çekilmiştir. 2005’te kabul edilen anayasada Kerkük’e özel bir durum atfedilerek, 140. Maddeyle Kerkük için 2007’nin sonuna kadar bir yol haritası çizilmiştir. Buna göre Kerkük’te demografik haksızlıkların giderilerek bir nüfus sayımı yapılması ve ardından Kerkük’ün statüsünü belirleyecek bir referandum yapılması öngörülmüştür. Kerkük’teki özellikle mülkiyet anlaşmalarının çözülmesi ve demografik haksızlıkların giderilmesi amacıyla 2011’e kadar dört ayrı komisyon kurulsa da Kerkük’teki sorunlar çözülmemiştir.
Kerkük’teki sorunların giderilmemesi nedeniyle 2007’nin sonunda yapılamayan referandum Kerkük’teki süreci belirsizliğe itmiştir. Özellikle Kerkük’teki mülk anlaşmazlıklarının çözülememesi ve halen 36 bine yakın davadan sadece 5 bine yakınının sonuçlanması, Kerkük’teki sorunun çözülmesinin uzun yıllar alacağını akıllara getirmektedir.
Kerkük Mülk Anlaşmazlıkları Komisyonuna göre 2011 yılına kadar sadece 2006’daki davalar bitirilebilmiştir. Yani 2011 yılına kadar beş yıllık dava dosyaları bulunmaktadır ve her geçen gün dava sayısı artmaktadır.Öte yandan 2009 Irak’ta yapılan yerel seçimlerden önce 2008 Temmuz’un da çıkan yerel seçim yasasında Kerkük için yeni bir yol haritası daha ortaya konmuştur.
Buna göre Kerkük’teki yönetimden Kürt, Türkmen ve Araplar’a yüzde 32, Hıristiyanlara ise yüzde 4 pay verilmesi ve Kerkük Vilayet Meclisi Başkanı’nın Türkmen olması öngörülmüştür. Ayrıca Kerkük’te bir nüfus sayımı yapılarak, haksızlıkların giderilmesi ve buna göre seçmen listelerinin oluşturularak, Kerkük’te yerel seçimlerin yapılması planlanmıştır. Ancak yine Kerkük’te süreç uygulanamayınca Kerkük’te yerel seçimler yapılamamış ve yönetim aynı şekilde devam etmiştir.
Kerkük’teki yönetimdeki dengesizlik, mülkiyet sorunların, Kerkük’teki sosyal, siyasi ve ekonomik sorunlar Kerkük’teki kırılma noktalarını genişletmiştir. Son dönemde Türkmenler, Araplar ve Kürtler arasında yaşanan olaylar Kerkük’teki tansiyonu daha da arttırmıştır. Kerkük’te son 5 aylık dönemde hem şiddetin artması hem de milis güçlerin Kerkük’e yönelik müdahale çabaları da kentteki ipleri gerilmesine yol açmıştır. Tunus ve Mısır olaylarının etkisinin Irak’ta da hissedilmesi ve Irak’taki hükümet ve yerel yönetimlere yönelik protesto gösterilerinin Kerkük’te de yapılmasının ardından, silahlı Arap güçlerin şehre girmeye çalışmasına karşılık, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 5 bin kişi olduğu söylenen peşmerge birliklerini Kerkük’e göndermesiyle Kerkük yine Irak’taki gündemin üst sıralarına oturmuştur.
Kerkük’teki gerginlikle birlikte Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin, KDP lideri Mesut Barzani ile yaptığı görüşme sonrasında klasik söylemini kullanarak yeniden “Kerkük Kürtlerin Kudüs’üdür” açıklamasını yapması, Irak iç siyasetinde Kerkük yoğun şekilde tartışılmaya başlamış ve hatta Irak parlamentosundaki bazı milletvekilleri Celal Talabani’ye bu açıklamayla ilgili soru önergesi vermiştir.
Öte yandan Kerkük siyasi gündeminin yanında, şehirdeki gösterilerin devam etmesi ve valinin istifasına yönelik baskılar Kerkük Valisi Abdurrahman Mustafa ve Kerkük Vilayet Meclisi Başkanı Rizgar Ali istifa etmiştir.Yaşanan bu gelişmeler hem Kerkük hem de gruplar arasındaki siyasette yeni dengeleri beraberinde getirmektedir. Zira Kerkük İl Meclisi Başkanlığına Türkmen üyelerden Hasan Turan’ın getirilmesi gündemdedir. Kerkük’te 6 yıl sonra yaşanacak bu değişim Türkmenlerin 2010 seçimleriyle Irak siyasetindeki yükselişinin devamı niteliğindedir.
Bu noktada Türkiye’nin Irak politikasındaki ve Kerkük konusundaki tutumunun da etkili olduğu düşünülmektedir. Öte yandan Kerkük Valiliğinin de değişecek olması, Kürt gruplar arasındaki siyasi dengeyi de etkileyecektir. Zira istifa eden Kerkük Valisi Abdurrahman Mustafa, KDP’lidir. Ancak Abdurrahman Mustafa’nın yerine getirilmesi düşünülen Necmettin Kerim, KYB üyesidir. Bu iki parti arasındaki dengeyi değiştirecektir. Her ne kadar Irak’ın kuzeyinde KDP ve KYB arasında ortak bir yönetim olsa da KDP ve KYB’nin yönetimsel anlamda halen bir mücadele içerisinde oldukları bilinmektedir. Kerkük’teki Kürtler arasında KYB’nin büyük ağırlının bulunmasına rağmen daha önceki valinin KDP’li olmasının, KYB’de rahatsızlık yarattığı bilinmektedir.
Bu nedenle KYB’li bir politikacının Kerkük Valisi olması, KYB’nin KDP karşısındaki kazancı olarak görülebilir.
Ancak Kerkük’te asıl sorun Arapların şehirdeki yönetimsel dönüşüme nasıl tepki vereceğidir. İlk izlenimlere göre, Arap gruplar Kerkük’teki dönüşümü, “Kürt-Türkmen anlaşmasına” bağlamaktadır. Bundan önceki süreçte Kerkük’teki siyasette Türkmen ve Arapların birlikte hareket ettiği görülmüştür. Araplar grupların bu algılamasının çapı genişlerse, Kürtlerle Araplarla arasında yaşanan gerginlikler, Türkmenler ve Araplar arasında da yaşanabilir. Bu gerginliklerin kıvılcımları son 2-3 ayda Kerkük’te yaşanan olaylarda görülmüştür. Buna en iyi örnek Kerkük’ün Tazehurmatu ilçesine bağlı Beşir Köyünde Türkmenler ve Araplar arasında yaşanan çatışmadır.
Bu nedenle Kerkük’te atılacak adımların uzlaşma araçlarını kullanarak şehirde yaşayan bütün grupların içerisinde yer aldığı bir süreç dahilinde atılmasının Kerkük’teki en iyi çözüm yolu olduğu düşünülmektedir. Daha önce Kürt grupların bazı uygulamalarında görüldüğü gibi tek taraflı çözüm çabalarının Kerkük’ü içerisinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüştürmesi muhtemeldir.
Kaynaklar
(1) Radikal Gazetesi, “Kerkük’te Seçim Kavgası”, 25 Mayıs 2003.
(2) Radikal Gazetesi, “ABD’nin Dediği Oldu”, 29 Mayıs 2007.
17 MART 2011
Inscription à :
Publier les commentaires (Atom)
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire