vendredi 15 février 2008

DÜNYADA HİÇBİR MİLLET BU KADAR ÇİLE ÇEKMEDİ " IRAK TÜRKLERİ"


http://www.kerkuk.net/haberler/haber.aspx?dil=1055&metin=2008021533

15 Şubat 2008, Cuma


" Irak Türkleri Orta Asya'dan göç eden Oğuzlardır. Irak'a en önemli Türkmen göçü Selçuklu Devleti'nin bölgeye nüfuz ettiği dönemde gerçekleşti. Dünyada ilk medeni eserlerin hasıl olduğu bu bölge Türk hakimiyetine girmeden önce sırasıyla Sümer"

Yazarı : ALİ KERKÜKLÜ


Irak Türkleri Orta Asya'dan göç eden Oğuzlardır. Irak'a en önemli Türkmen göçü Selçuklu Devleti'nin bölgeye nüfuz ettiği dönemde gerçekleşti. Dünyada ilk medeni eserlerin hasıl olduğu bu bölge Türk hakimiyetine girmeden önce sırasıyla Sümer, Akat, Asur, Babil, Pers, Büyük İskender, Partlar, Romalılar ve Samanilerin idaresine girdi. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında bölgede Türk otoritesini güçlendirmek için Anadolu'nun çeşitli yörelerinde yaşayan Türkler de özellikle Irak'ın kuzeyine gönderildi. Bu arada İran ve Azerbaycan'dan bölgeye gelenler de oldukça fazla. 1400 yıla yakın bir süre bölgede var olan Türkmenler, bin yıldır yoğun bir nüfusla Irak'ta yaşamaktadır.

Irak toprakları, tarihi boyunca değişik nedenlerden dolayı birçok savaş, çatışmalara sahne olmuştur. Kuzey doğuda olan dağlık bölge ve güney batıdaki büyük çöl, Irak'ın önemini özellikle savaşlar döneminde artırırdı. Çünkü bu bölge, değişik ulus ve dinlere mensup olan insanların geçiş koridoruydu. Genellikle Irak nüfusu, dağları konut bilen Kürt ve ovalarda oturan Araplardan oluşur. Bu iki topluluk arasında da kendi dil, adet ve geleneklerini koruyan Irak Türkleri yaşarlar.

Daha çok; Musul, Telafer, Erbil , Altınköprü, Kerkük, Tazehurmatu, Beşir, Kümbetler, Leylan, Türkalan, Yayçı, Belova, Topuzova Dakuk, Tuzhurmatu, Kifri, Hanekin, Kızlarbat, Karatepe ve Mendeli gibi köy, kaza, kasaba ve şehirlerinde yoğunlaşmışlardır.

Irak'ta 1925 yılında çıkan ilk anayasa Arapça, Kürtçe ve Türkçe basılmıştır. Ancak 1933 yılında yapılan düzeltmelerden sonra, 17'nci maddesinde; "ülkede Arapça dil olacaktır" ama 1931 yılında bu madde ile ilgili 74 sayılı mahalli diller kanunu Irak Türklerini istisna etmiş "yargı işleri, Kerkük ve Erbil gibi Türkmen bölgelerinde Türkçe olması lazımdır" denilmiştir.



1950 yılında hükümet, okullarda Türkçe dilin kullanılmasını azaltmaya başlamıştır. Daha sonra 24 Ocak 1970 tarihinde, resmi bir kanunla ilkokulda Türkçe eğitim yapma kararı alındıktan bir yıl sonra, hükümet aynı kararı hiçe sayıp okulları kapatarak, Türkçe ile eğitim yapmayı yasaklamıştır.


1970-2003 yılları arasında Irak Türkleri etnik temizlik eylemlerine maruz kalmışlardır. Bazı liderler tutuklanıp asılmış ya da göstermelik yargılamalarla hapislere atılmıştır. Irak hükümeti kullandığı insanlık dışı siyasete rağmen, Türkmen halkının direncini kırmayı başarmamıştır. Onlar dedelerinin yurdunda hep geleneklerini koruyup, milli varlıklarını canlı tutmaya çalışmışlardır.



Irak hükümeti, sürekli Türkmen nüfusunu asimilasyon politikaları ile azaltmaya çalışmıştır. Dolaysıyla şimdiye kadar Türkmen nüfusunu belirten tarafsız bir sayım yapılmamıştır. 1957 yılında yapılıp sonuçları 1959'da açıklanan sayım da Irak'taki Irak Türklerinin sayısı 567.000 kişi olarak belirtilmiştir. Yani Irak'ın toplam nüfusu içerisinde %10'dur. Ama Irak hükümeti her türlü yolu deneyerek bu gerçeği saklamaya çalışmıştır. Irak'ta nüfus artış oranı % 3,2 olduğu halde Türkmenlerin toplam sayısı Kerkük, Erbil, Musul, Selahaddin ile Diyala'ya bağlı köy, kasaba ve Bağdat'ta yaşayanlar dahil, en kötü tahmine göre yaklaşık 3,000,000 kişidir.1960'a kadar Kerkük nüfusunun % 95'inin Türk olduğu bilinmektedir. Ancak daha sonra güdülen Araplaştırma politikası nedeniyle on binlerce Arap ailesi Kerkük'e yerleştirilmiştir.



Bunun yanı sıra Kürtlerle meskun civar illerdeki köylerin yıktırılması, Kürtlerin de Kerkük'e göç etmelerine neden olmuştur. Dolayısıyla Kerkük'teki ezici Türk yoğunluğu zedelenmiştir Irak Türklerini göç ettirmek yerlerini arapları yerleştirme politikası çok eski bir politikadır ve Irak yönetimi tarafından yaklaşık 35 seneden beri yürütülmekteydi. Yurtlarından sökülmek istenen Irak Türklerinin bölgedeki 1400 yıllık varlığı tüm dünya kamuoyu tarafından adeta yok sayılıyorIrak Türklerinin Irak'taki binlerce yıllık varlığı tehdit altında.



Saddam Hüseyin'in 35 yıl baskı ve zulüm altında tuttuğu ve Araplaştırma politikalarına maruz bıraktığı Irak Türkleri, bugün hem işgalci Amerikan ve İngiliz güçleri hem de işbirlikçi peşmergelerin zulmü altında yaşam ve kimlik mücadelesi veriyor. Tarihi bir kez daha yazılan Irak Türkmeneli Bölgesi'ndeki binlerce yılık Türk kimliği yok ediliyor. Okyanus ötesinde hazırlanan ve 24 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi öngören Büyük Orta Doğu Projesi bölgede adım adım uygulanıyor.



Bu kapsamda "Kürt devleti'nin temellerini atan işgalci güç Amerika ve İngiltere Türkmen kentlerini de bir bir aşiret reisleri Celal Talabani ve Mesud Barzani kontrolündeki peşmergeye teslim ediyor.Ortaya yeni Saddamcıklar çıkmış, sadece Irak Türkmenlerinin değil, Arap ve Kürtlerin kendilerinden olmayanlarının da her türlü demokratik ve insan hakkı vahşice ihlal edilmiştir ve ihlal edilmeye devam edilmektedir. Ancak bu süreçte Irak Türkmenleri bir halk olarak özellikle hedef seçilmiş ve nerede ise varlıkları ve her türlü demokratik hakları inkâr edilmeye çalışılmıştır.Türkmenelin'de Türkmenlere yaşam hakkı bile engellenmektedir. Son yıllarda yaşanan bazı olayları hatırlatmakta faydalı olacaktır;

1-) Kerkük , Telafer , Tuzhurmatu , Yengice , Tazehurmatu..... gibi Türkmen şehir ve kasabalarında durum, Irak'ın baş¬ka bölgelerinden çok daha karmaşık. Burada insanlar kaçırılıyor ve öldü¬rülüyorlar. Kurbanlar Türkmenler olu¬yor. Türkmenlere karşı artan şiddet, esrarengiz bir unsur içeriyor. Her gün Kerkük'te vuku bu¬lan ve insan haklarını çiğneme kapsa¬mına giren, zorla göçe tâbi tutma, de¬mografik yapıyı değiştirme, adam ka¬çırma, adam öldürme ve haklara teca¬vüz eylemleri sürüyor.


2-) Kerkük başta olmak üzere, Türkmen şehirlerinde nüfus ve tapu kayıtları yakılmış, ilk olarak bu dairelere saldırılarak Türkmen'lerin hak iddia etmeleri engellenmek istenmiştir.


3-) Türkmenlerin mallarını ele geçirmek ve fidye istemek için, kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır.


4-) Türkmenlerin iş yerlerine yönelik baskı ve yıldırma politikaları uygulanmakta, zaman zaman şiddete varan, baskı ve yağmalamalarla Türkmenlerin iş yerlerini kapatmaları sağlanmaya çalışılmaktadır.



5-) Türkmen gazeteciler tehdit edilmekte, keyfi olarak sık sık gözaltına alınmaktadırlar.


6-) Türkçe basan matbaalar kapatılmakta veya tahrip edilmektedir.


7-) Türkmeneli Radyo ve Televizyonu da her fırsatta vurulmaktadır.


8-) Erbil'de sayımlarla ilgili dağıtılan formlarda Kürt, Arap, Keldani, Asuri, Yezidi gibi her türlü seçeneğin yer almasına rağmen Türkmenler için kimliklerini beyan edebilecekleri bir seçeneğe yer verilmemesi bu yok etme siyasetini apaçık ortaya çıkarmaktadır.


9-) Kerkük'e yerleştirilen 600 bin Kürt'ün yaklaşık 300 binine seçim kartı dağıtılması, bunlar için ABD'nin Talabani ve Barzani'ye kredi açması; Kerkük'te yapılan etnik temizliğin bir uzantısı ve Kürtlere tesliminin yeni bir aşamasıdır.

Amerika ve işbirlikçilerinin tehdidi altında olan Türkmenlerin bölgedeki 1400 yıllık varlığı, tüm dünya kamuoyu tarafından adeta yok sayılıyor.



Emperyalist güç ABD'nin çizdiği senaryoya göre, Kerkük'ün Kürtleştirilmesi için önce işgal başladı, ardından Irak'taki tüm siyasi ve askeri açıdan stratejik noktalara peşmergeler ve onların temsilcileri yerleştirildi. Daha sonra ki adım ise Kerkük'ün Kuzey oluşumuna ilhakı için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması idi... Bu amaçla üzerinde uzlaşma bile sağlanmadan ABD'nin de desteğiyle bir Anayasa hazırlandı ve alelacele yürürlüğe sokuldu.



Peşmerge, Kerkük'ü ele geçirmek için önce kente başka bölgelerinden getirilen Kürtleri yerleştirdi ardından da Anayasa için referandumu öngören ünlü 140'ncı madde hazırlandı. KDP ve KYB (Mesud Barzani ve Celal Talabani) için Kerkük her şeyden önemlidir. Çünkü Dünya petrol rezervinin % 4'ünü oluşturan Kerkük petrolleri olmadan bağımsız bir Kürt devletinin yaşayamayacağını biliyorlar.



1970'lerin başında Irak Hükümeti, Mesud Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani'ye özerk bölge önermiş ancak özerk bölgeye Kerkük'ü dahil etmemişti. Bunun üzerine Molla Mustafa Barzani özerklik teklifini reddederek İran, İsrail ve ABD'den destek alarak ve bu ülkelerin menfaati doğrultusunda Irak ordusu ile çatışmaya yıllaca sürdürmüş ve Irak'ın milli gelirini de heba etmiştir.



KDP ve KYB'li peşmergeler, Kerkük'e girdikleri ilk günden itibaren şehrin demografik dokusunu arşivlerden başlayarak tahrip etmeye başladılar. Bir Türkmen kenti olan Kerkük'ün Saddam döneminde başlayan etnik tahribatı Barzani ve Talabani tarafından işgalci ABD'nin göz yumması ve desteklemesi ile yeni bir aşamaya girdi. Modern tarihte yaşanan en büyük iç göçlerden birisinin sonucunda yüz binlerce Kürt (600.000) değişik köy, kasaba, şehirlerden ve hatta ülkelerden Kerkük'e getirilerek, Kerkük kentinin etrafında oluşturulan gecekondulara yerleştirilirken, Türkmenler ise baskı altına alınmaya çalışıldı ve bu baskı da hala devam etmektedir.



Ve bugün Türkmen şehri Kerkük Kürt şehri olarak gösterilmek istenmekte ve yapılması düşünülen referandumda petrol zengini Kerkük'ün Kuzey oluşumuna dahil edilmesi hedeflenmektedir.



Bu ise,İran, Türkiye, Suriye ve diğer bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit teşkil edeceği gibi, bölge bir kaosa sürüklenecektir.



Irak'ın yeniden yapılanma sürecinde, Türkmenlerin ülke yönetimine adil bir şekilde katılımının sağlanması, Türkiye (tarihi neden'den dolayı) başta olmak üzere uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Ancak bugüne kadar Türkmenlere, ne bölgesel ne de uluslararası bir destek verilmemiştir. Irak'ta; Kürtleri, Araplara karşı kullanmak, Araplar arasında mezhep bazında birbirine düşürmek, Türkmenlerin de bir gün Türkiye ile birleşebileceği düşüncesiyle, yavaş yavaş eritmeye çalışmak ezeli bir politikadır. Sürekli, Irak'ın dirliği ve birliğinden yana olan Türkmenler, artık bir bedel ödemek istememektedir. Türkmenlerinde plan ve projeleri olmalıdır. Irakı parçalalamak isteyenler federasyon veya Devlet kurmak istiyorlarsa, Türkmenlerinde aynı haklara sahip olduğunu vurgulamak gerekiyor.


Evet Türkmenler Irak birliğinden yana'dır ama diğerleri bunu istemiyorsa Türkmenlerinde A,B,C,D... gibi planları olmalıdır, federasyonsa federasyon, Devletse Devlet şeklinde talepleri olmalıdır.


Diğerlerine haksa Türkmenlere de aynı haklar doğar. Türkmenlerin artık tek dileği, demokratik, özgür ve güvenli bir ortamda yaşamaktır. Irak'taki Türkmen gerçeğinin artık sadece Irak değil tüm dünya tarafından fark edilmesinin zamanı gelmiştirTürkmenler, Irak'ta iyi eğitimli bir nüfus olarak, değerli bir insan kaynağıdır. Türkmenlerin demokratik ve milli bilinçleri yerindedir ve çok gelişmiştir. Türkmenler tek yumruk olarak güçlerini birleştirerek çalışmalıdırlar bilindiği gibi birlikten kuvvet doğar. Yani hedef her şey Türkmenlerin varlığı ve geleceği içindir düşüncesi ön planda olmalıdır.


Geçenlerde Bağdat'ta (1-3 Şubat 2008) hemen hemen tüm Türkmen kuruşlarının bir araya gelmesi bunun bir ispatıdır.
Ayrıca Türkmenler arasındaki bu toplantılar (3 gün üst üste) dosta ve düşmana, Türkmenlerin birlik ve beraberlik içinde hareket ettiklerini göstermiştir. İşgalciler de Türkmenlere karşı hasmane tutum sergilemektedir. ABD'nin Irak politikasında bugüne kadar Türkmenlerin adı yoktur. Savaş öncesinde Irak' ın geleceğine dair senaryolar yazılırken; Sünni ve Şii Araplar ile Kürtler dikkate alındığı halde, Türkmenlerin adı bile anılmamıştır. Durum savaş sonrasında da değişmemiştir.



İnancımız odur ki, Türkiye'nin 1 Mart Tezkeresi reddinin faturası, Türkmenlere kesilmiştir. Bu nedenle, Türkmenlerin yaşadığı bölgelerin siyasi ve demografik yapıları değiştirilmesine ABD sesini çıkarmamaktadır. Bir kez daha önemle ve özellikle vurgulamak isteriz ki Kerkük, Irak'ta mihenk taşıdır. Bugün Türkmenlerle Kürtler arasında bir ihtilaf konusu gibi görünmekle beraber, olası bir referandum aslında Kürtlerle Arapları karşı karşıya getirecek ve Irak için yeni bir huzursuzluk kaynağı olacaktır. Bu kez Kürtler karşılarında Türkmenler değil, Irak'ın ana insan potansiyeli olan Arapları bulacaktır.



Süper güçlerin üzerinde at oynattığı Mezopotamya'da, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslar arası destek görmeyen tek grup olan Türkmenlerdir. Ölümün kol gezdiği, insan hak ve özgürlüklerinin, silah ve şiddetten geçtiği bu coğrafyada, sade bir vatandaş olarak yaşamak bile lüks iken Türkmenleri, her ne sebeple olursa olsun rahatsız ve rencide etmek, kasten yapılmıyorsa, gaflettir, delalettir ve hatta ihanettir....Irak'ta yakın gelecekte hala bir Türkmen toplumundan söz edilecekse, Irak Türklerinin yalnız olmadığını daha çok hissettirilmeli ve daha yapıcı olunmalıdır. Bunu hiç kimseden değil ama tüm soydaşlarımızdan beklemek en doğal hakkımızdır.



ALİ KERKÜKLÜ


Kaynaklar

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/

21. Yüzyıl Enstitüsü

Aucun commentaire: