Orta doğudaki atmosfer, Irak’ta yaşanan tırmanma ile son günlerde daha da bozulmuştur, Irak Türkmen Cephesi uzun süredir bütün ilgili taraflara yaptığı uyarı, telkin ve tavsiyelerin haklılığını ne yazık ki bir kez daha göstermiştir.
Irak’ta ve Bölgede endişe ve ümitsizlik artmaktadır ve çıkamaza girmiştir. Son günlerde Irak’ın Olumsuz siyasi-askeri gelişmeler, bölgede başta barış olmak üzere, ekonomik-ticari gelişme ve işbirliği perspektiflerini, diyalog çabalarını, sosyal reform girişimlerini de olumsuz etkilemektedir. Orta doğu Bölgesinde barışın ve istikrarın sağlanması günden güne tehlikeye ve çıkamaza girmektedir. Örneğin Kuzey Irak bölgesinde terör örgütü PKK’nın komşu ülkemiz Türkiye’ye karşı düzenlediği terör eylemleri giderek artmak göstermektedir ve Irak yönetimi çaresiz ve güçsüz seyir etmekten başka yapacak hiç bir güce sahip değildir. Dolaysıyla Bölge devletleri ve Irak’taki aktif siyasi etnik grupların daha fazla çalışmak her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
ABD Güçleri Irak’ı ihlal etmesinden bu yana en zor dönemini yaşamaktadır.
Irak halkının çektiği acılar ne yazık ki henüz sona ermemiştir. Süregelen Irak bunalımının özelikle bölgede ve dünyadaki olumsuz siyasi ve ekonomik etkileri sürmektedir.
Irak’ın özgür, demokratik ve müreffeh bir geleceğe doğru ilerleyebilmesinin temel koşullarından biri, asayiş ve güvenlik ortamının tesis edilmesidir. Bu ortam hala tesis edilememiştir. Nedenine bakıldığında ABD Irak’ta milisli güçlere güvenerek Ülkenin geleceğini bu milislere teslim ederek halkı parçalara bölmüştür. Koalisyon güçleri yer, yer direnişle karşı karşıyadır. Bu durum, diğer sorunlara odaklanmayı zorlaştırmaktadır. Ne yazık ki görüyoruz Koalisyon güçleri Irak’ta beli etnik gruplarla işbirliği yapıyor diğer etnik grupları hiç sayarak onlar muhatap bile almıyor. Buda Irak’ı adım, adım etnik ve Mezhebi, iç savaşa sürüklemektedir. Ülkenin yeniden imarı için sözde Koalisyon güçleri tarafında Milyarlarca Dolar’ın harcanmakta olan kaynak ve çabaların halka ulaşmasını olumsuz etkilemektedir ve halkın üçte ikisi perişan durumdalar dır.
Irak geneline baktığımız zaman dört yıldan fazla geçmesine rağmen Koalisyon güçlerinin yanı sıra, Iraklı sivillere, siyasi şahsiyetlere, yabancı temsilciliklere ve uluslararası kuruluşlara saldırılar devam etmektedir. Halkın hemen ,hemen Irak’ın genlinde hiç bir güvenliği kalmamıştır. Bu saldırılar güvenlik durumunu ağırlaştırmaktadır.
Koalisyon kuvvetleri Irak’ı ihlal ettikten beri Irak halkının belli gruplarına orantısız ve aşırı güç kullanılmaktadır. Çatışmalarda sivil halk, konutlar ve maalesef cami ve türbe gibi kutsal yerler de zarar görmektedir. Bu hususlar direniş odaklarının çeşitlenmesine yol açmaktadır.
Koalisyon güçlerinin işini daha da zorlaştıran bir gelişme, son yıllarda Koalisyon’a askeri destek veren bazı ülkelerin Irak’tan güçlerini çekme kararı olmuştur.
Güvenlik ve istikrarın tesisi konusunda ciddi güçlüklerin yaşandığı bir dönemde, Irak’taki cezaevlerinde bazı Koalisyon askerleri tarafından tutuklulara işkence ve insanlık dışı muamele yapıldığı Irak’lıların namuslarına tecavüz edilmesi defalarca ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu gelişme, mevcut tabloyu büsbütün ağırlaştırmıştır. Söz konusu olaylar, uluslararası insani hukuka ve evrensel değerlere hiçbir şekilde uygun düşmemektedir.Sözde Irak’a demokrasi insan hakları getireceklerini iddia eden koalisyon güçleri Hafızalardan kolayca silinmeyecek ahlak dışı eylemleri kolay, kolay hafızalardan silinmeyecek ve çok derin iz bırakmıştır. Gerek Irak halkı, gerek biz Türkmen toplumu olarak büyük infial içindeniz.. Ayrıca Irak Türkmen Cephesi olarak bu olayları kınamış bulunuyoruz. Özellikle bütün bölge halklarının tepkisinin uzun vadeli olumsuz sonuçlar yaratmasını herkesin bilmesi gerekir.
ABD Yönetimi, sözde bu olayların üzerine giderek, sorumluları ortaya çıkarmayı ve cezalandırmayı vaat etmiştir. Kamuoyu önünde üstlenilen bu taahhütlerin en kısa zamanda sonuç vereceğini söylemiş, ama şu ana kader her hangi bir sonuç vermemiş. . ABD yetkililerin bu vahşice yapılan eylemleri üzüntü ve özür beyanlarının hiç bir anlamı olmadığını herkesin bilmesi gerekir.
Irak’taki halk arasında mezhebi ve etnik çatışma ortamı, meşru bir yönetime yönelik siyasi geçiş sürecinin işleyebilmesini de engellemektedir. Diğer yandan, Saddam2ın ardından Irak’ta halkı kucaklayan ve halk tarafından benimsenen yönetim yapılarının bir türlü tesis edilememiş olması da asayişsizliği tetiklemektedir. Bu gün Irak yönetimi belli misil göçlere güvenerek Irak’taki emniyeti sağlamaya kalkıyor.
Bu durumları göz önüne alırsak, Irak’ın önündeki tek çıkış yolu, siyasi sürecin meşru kılınması suretiyle ilerletilmesidir. Irak’taki bütün etnik grupları iktidara ortak etmesidir örneğin Irak’ta üçüncü etnik unsur olan yaklaşık üç milyona yakın ırak Türkmenleridir. Bu süreç, ayrılıkları derinleştiren bir zeminde yürüyemez. Dolayısıyla, geçici yapılarda tüm kesimler temsil imkanı bularak bir araya gelmelidir. Süreç, ulusal uyumun oluşturulmasını hedefleyen bir zemine oturtulmalıdır.İşte bu noktada Birleşmiş Milletlerin rolünün ön plana çıkması gerekmektedir. Biz de Irak Türkmenleri olarak Birleşmiş Milletlerin bu rolüne büyük önem veriyoruz.
Irak’ın içinde bulunduğu bu kritik aşamada temel sorumluluk Koalisyon yönetimine ve Irak halkına düşmektedir.burada ırak halkı dediğimiz zaman yalnız Arap ve Kürt demeliğiz. Irak halkı bu iki etnik grubunun dışında Türkmen ve kilduaşüriler de vardır. . Koalisyon, geçmişte yaptığı bazı hataları tekrarlamamaya özen göstermelidir. Irak’ı oluşturan bütün kesimler siyasi sürecin içine çekilmelidir. Egemenliğin temsili ve meşru yönetim yapılarına devredilmesinin önü açılmalıdır. Bu sağlanabildiği takdirde, geçtiğimiz yıldan beri yaşanmakta olan şiddet travmanın yerini Irak halkının kendi geleceğine birlikte sahip çıkma duygusu alacaktır.
Irak’ın içinde bulunduğu bu kritik aşamada temel sorumluluk başta Koalisyon yönetimine ve Irak halkına düşmektedir, bütün ırak halkı. Koalisyon, geçmişte çok büyük yaptığı bazı hataları tekrarlamamaya özen göstermelidir. Irak’ı oluşturan bütün kesimler siyasi sürecin içine çekilmelidir. Egemenliğin temsili ve meşru yönetim yapılarına devredilmesinin önü açılmalıdır. Bu sağlanabildiği takdirde, geçtiğimiz yıldan beri yaşanmakta olan travmanın yerini Irak halkının kendi geleceğine birlikte sahip çıkma duygusu olacaktır.
Yine bu bağlamda, Irak’ın geleceğinin her şeyden önce Iraklılar tarafından belirleneceği akılda tutulmalıdır. Toplumu oluşturan değişik kesimler etnik ve mezhebi çıkarları ve mülahazaları bir kenara bırakmalıdırlar. Bunlar, ortak gelecekleri için bir toplumsal uzlaşıya varabildikleri ölçüde, Irak’ın sorunlarına çözüm üretebileceklerdir.
Bu vesileyle, Iraklı tüm siyasi parti ve liderler bu dönemde maceracılıktan uzak ve sorumlu bir tutum takınmaya, dar çıkar hesaplarından uzak durmaları gerekmektedir..
Aşırı ırkçılık ve mezhepçilik kendilerine, halklarına ve Irak’a zarar vereceğini bir kez daha hatırlatmak gerekir.. Burada altını çizerek söylememiz gerekir ki Iraklı Türkmenlerin tarih boyunca ılımlı, yetenekli, barışçı bir toplum olarak Irak’ın birliğine, istikrarına, refahına ve geleceğine en iyi hizmeti veren asil bir unsurdur. Iraklı Türkmenler, Irak Türkmen Cephesi Sayın Dr. Sadettin Ergeç liderliğinde , Irak’taki geçiş sürecine daha etkili biçimde katılmak ve birliklerini sergilemek üzere, güç koşullarda azimli bir siyasi faaliyet yürütmektedirler. Ne yazık ki Irak Türkmenleri Merkezi hükümet tarafından haklarına tecavüz edilmektedir.
Tarih boyunca özü Türkmen, sözü Türkmen, kültürü Türkmen olan Kerkük şehri planlı şekilde Türkmen’lerden koparılıp başka bölgeye ilhak edilmek istenmektedir.Buda yetmemiş Amerika Senatosu, işgal altında tuttuğu Irak'ı Bosna örneğinden yola çıkarak üçe bölünmesini öneren bir plan ortaya koyarak, Irak’ı adım, adım iç savaşın eşiğine getireceğine inanıyoruz.
Biz Irak Türkmenleri ve ITC olarak federasyon fikrine dahi karşı iken Irak'ın Sünni, Şii ve Kürt olarak üç bölgeye bölünmesini hiç bir zaman kabul etmedik ve bundan sonrada kesinlikle kabul edilmeyecek.bu pılan Irak’ın üçüncü asil unsuru olan Türkmenlerin varlıklarını yok’a sayıp ve ortadan silmek istemektedir.
Irak'ın ne ad altında olursa olsun bölünmesine şiddetle karşı olduğumuzu buradan bütün dünya kamuoyuna seslenirken " Bu karar Irak'ın içişlerine yapılan açık bir müdahaledir. ABD her zaman Irak'ın birliğini savunduğunu iddia ettiği ülkemizin egemenliğini zedeliyor ve kardeş Irak halkı arasında tehlikeli bir nifak üretmektedir. Aslında ABD senatosu bu kararıyla, Irak sahasındaki siyasi haritayı yanlış algıladığını gösteriyor. Aynı zamanda söz konusu karar hem ABD hem Arap Birliği kurallarını ihlal ediyor hem de ABD ve Arap Birliğinin kurucu üyesi olan Irak'ın egemenliğini ayaklar altına alıyor."
Irak'ta siyasi rejimin şekline ABD dahil hiçbir ülke veya grubun karar verme hakkının bulunmadığı karar veren birsi varsa oda Iraklıların kendilerinin vermesi gerektiğini herkesin bilmesi gerekir.
ABD senatosunun kararının iç ve bölgesel çekişmelere neden olabileceğini, bölgeyi felakete sürükleyeceğini bilmemiz gerekir. Kararın ne kader tehlikeli olması Beyaz Saray dahi olmak üzere redde edilmiştir.
Eğer Irak'ın bölünmesi bir emrivaki olarak biz Türkmenlerin önüne çıkarsa o zaman Türkmenler olarak Telafer’den Men deli’ye uzanan Türkmen eli federasyonunu ilan edip yani 4. federatif bölgede Türkmen bölgesi olacak, gerekirse bu bölgeyi canımızla, kanımızla savunmasını da çok iyi biliriz.
ABD senatosunun kararı bütün komşu ülkeler, dünya ülkeleri ve Irak'taki siyasi partiler tarafından şiddetle ret edildi( Kürt partileri hariç ). kararda Irak'ın asli 3. unsuru olan Üç milyon Türkmenlerin, Asuri, Kildani, Subbi ve Yezidilerin kaderleri unutulmuş hiç bir şekilde gündeme alınmamıştır.
Irak Türkmenleri, Irak Türkmen Cephesi başkanlığında aldığı kararla, Türkmenlerin milli haklarını garantiye almak için ABD senatosunun kararında öngörülen federasyonların uygulandığı durumunda biz Türkmenler olarak her hangi bir federasyona katılma ihtimali olmayacaktır.. ve Irak parçalanarak kan gölüne dönecek.
Allah Irak’ı Korusun.
Inscription à :
Publier les commentaires (Atom)
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire